https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/islamsanati.jpg
İstanbul Aydın Üniversitesi’ne bağlı UNESCO Kültürel Diplomasi, Yönetişim ve Eğitim Kürsüsü ile Batı Araştırmaları Merkezi tarafından gerçekleştirilen konferansa  konuk olarak katılan Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç, Avrupa Birliği’nin siyasi nedenlerle Türkiye’nin üyelik sürecinin ilerlemesini engellediğini belirterek “AB’ye tam üyelik Türkiyen için her  zaman stratejik bir hedef olmuştur.  Global dünyada küresel ve bölgesel sorunlar, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki diyalog ve işbirliği sürecinin gerekliliğini, bir kez daha gözler önüne seriyor” diye konuştu.

Bilgiç, İslam’ın terörle bağdaştırılmasının yanlış olduğunu, hatta terörün herhangi bir dinle dahi bağdaştırılmaması gerektiğinin altını çizdi.Türkiye’de otoriterlik, laiklikten uzaklaşma, yolsuzluk iddiaları ve insan hakları endişe verici

Bu sözler konferansa konuk olarak katılan bir diğer isim İngiliz Parlamentosu KKTC’nin Dostları Grubu Başkanı Lord John Sharkey’e ait.

Türkiye ile ilişkisinin 50 sene önce başladığını söyleyen Lord Sharkey AK Parti’nin seçimleri kazanmasıyla birlikte Atatürk’ün laiklik tanımının değiştiğini öne sürdü. Sharkey “gazetecilerin tutuklanması, laiklik ilkelerine bağlılık, yolsuzluk iddiaları, insan hakları ve Türkiyenin giderek otoriterleşmesi gibi konuların, Avrupa’daTürkiye’nin AB üyeliğine karşı kararsız ve muhalif tutum sergilemelerindeki bazı gerekçeler olduğunu” ifade etti.

Lord Sharkey  “Türkiye’ye ilk ziyaretimde gözlemlediğim, tarımla uğraşan, kısmen demokratik ve laik bir ülke olmuştu. Şimdi ise kıskanılacak büyüklükte endüstriyel bir demokrasiye sahip, zengin ve daha az laik bir ülke haline geldi” diye sözlerine ekledi.

İslamofobi’nin giderek arttığını belirten Lord John Sharkey, bu algının Türkiye’nin üzerinde olumsuz bir etki yarattığını da vurguladı ve “Türkiye İngiltere’de bir tatil ülkesi olarak görünüyor. Fakat gerek başka ülkelerde gerek İngiltere’de pek çok kesim tarafından Müslüman bir ülke olarak bilinmesi farklı önyargılara sebap oluyor” diye konuştu.Filistin’de öldürülen çocukların sorumlusu Yahudiler değildir

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın yaptığı konuşmada, İslamofobi’nin tarihsel gelişimine dikkati çekti. Aydın “İslamofobi, Endülüs’ten başlayan, Engizisyon’la devam eden ve Haçlı seferleriyle farklı bir boyut alan durumdur. Günümüzde ise özellikle Avrupa’da  İslam karşıtlığı, beraberinde ırkçılığı da getirdi” dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliğine alınmasında önüne konulan en büyük engelin İslamiyet ve Müslümanlık faktörü olduğunu da sözlerine ekleyen Aydın “AB’ye son yıllarda üye yapılan ülkelere baktığınızda ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitim olarak Türkiye’nin 50 yıl gerisinde olan ülkeler kabul edilip Türkiye üye yapılmıyorsa, söylenecek başka bir söz yok demektir. Niyetleri gayet açıktır” diye konuştu.

Dr. Mustafa Aydın devam ettiği konuşmasında “nasıl ki Engizisyon Mahkemeleri’ndeki işkenceyi Hıristiyanlık alemine mal etmiyorsak, bugün sapıklık derecesinde yapılan olayları da İslam’la bağdaştıramayız. Aynı şekilde Filistin’de öldürülen çocukların sorumluluğunu da tüm Yahudi’lere mal edemeyiz” cümlelerini sözlerine ekledi.İngiltere genelinde yaşayan Türkçe konuşan toplum sandığınız gibi 500 bin değil

Konferansa ana konuşmacı olarak katılan  Oxford Üniversitesi Politika, Toplum ve Göçmenlik Profesörü Frank Duvell yapılan araştırmalar sonucu Türkçe konuşan toplumun zannedildiği gibi 500 bin nüfusa sahip olmadığını dile getirdi. Frank Duvell “Biz Türkçe konuşan toplum darken; Türkiye Türkleri, Türkiye Kürtleri ve Kıbrıslı Türkler olarak ele alıyoruz. Fakat sanırım siz Türkçe konuşan Azeriler, İran Azerileri, Türkmenler, Özbekler gibi diğer milletleri de hesaba katıyorsunuz. Böyle olsa bile nüfus  500 bin olmuyor. Bizim algıladığımız haliyle Türkçe konuşan toplumun İngiltere’deki nüfusu sadece 90 bin civarında” diyerek çok küçük bir azınlık olduğunun vurgusunu yaptı.

İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Dr. Selin Şenocak’ın moderatörlüğünü yaptığı konferansta Cambridge Üniversitesi İslam Çalışmaları Merkezi’nde araştırma görevlisi Julian Hargreave ve uzun zamandır İstanbul’da yaşayan Fransız Le Monde muhabiri Gazeteci-Yazar Nicole Pope da konuşmacı olarak katıldılar.

https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/islamsanati-1.jpg
İslama karşı gelişen yanlış algının ve yaklaşımın gerçeklerden uzak olduğunu anlatmak için bu çalışmayı yaptıklarını ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, yanlış algıyı değiştirmek için, bütün üniversiteleri birlikte çalışmaya davet etti. İstanbul Aydın Üniversitesi “UNESCO kültürel diplomasi, Yönetişim ve Eğitim Kürsüsü” ve Batı Araştırmaları Merkezi Cambridge Üniversitesi’nde “Avrupa’nın Türkiye Algısı, Avrupa’da Yükselen İslamofobia ve Etkileri” konulu bir konferans düzenledi. İngiltere Türkiye Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç, Lordlar Kamarasından Lord John Sharkey ve İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın’ın katıldığı konferansta “Oxfort Üniversitesi Toplum, Politika ve Göç Merkezi Başkanı Frank Duvell, Cambridge Üniversitesi İslam Araştırmaları Merkezi, Avrupa’daki İslamofobia Uzmanı Julian Hargreaves ve Gazeteci-Yazar Nicole Pope konuşmacı olarak yer aldı. Avrupa’da Irkçılık ve İslam Dinine karşı antipati hareketlerinin son dönemde arttığını belirten Dr. Mustafa Aydın, “Sadece 11 Eylül’den sonra değil Endülüs’te başlayan Engizisyon ve Haçlı Seferleri ile birlikte bu tarihi süreç devam etmiştir. 11 Eylül ile birlikte farklı bir boyuta ulaşmıştır. Türkiye’nin özellikle Ortadoğu ve Avrupa arasında köprü görevi görmesi bu karşıtlığın odak noktasına Türkiye’yi oturtmakta dır. Avrupa Birliği’ne girmek üzere yıllardır bekleyen Türkiye’ye sırf bu gerekçe ile Avrupa Birliği kapısı kapatılmıştır. AB gerekçelerini tam olarak telaffuz etmemekle birlikte Müslüman bir ülke olmamızdan dolayı bu antipatiyi gerçekleştirmektedir. İstanbul Aydın Üniversitesi olarak Sorbonne Üniversitesi ile Almanya’da Brüksel’de AB Merkezinde Salamanca ve Valencia Üniversitesi ile İspanya’da ve İngiltere’de bulunan Cambridge Üniversitesi’nde bu yanlış algının ve yaklaşımın gerçeklerden uzak olduğunu anlatmak için akademisyenlerimizle birlikte konferanslar düzenliyoruz.” dedi.


A visit to change the perception of Islamophobia in Europe/ March 12, 2015

Istanbul Aydin University Center of Western Research organized a conference titled ‘Perception of Turkey in Europe and Rising Islamophobia and its Effects in Europe’. The conference was hosted by Cambridge University.


Mentioning that the purpose of the event was to change the wrong perception of Islam that is far from reality, Istanbul Aydin University chairman of the Board of Trustees Dr. Mustafa Aydin invited universities to collaborate to change that perception.

Istanbul Aydin University UNESCO Chair in Cultural Diplomacy, Governance and and Education organized the conference with the Center of Western Research of IAU. The participants to the conference included Ambassador of Turkey in the United Kingdom Abdurrahman Bilgic; Lord John Sharkey of House of Lords; president of the Board of Trustes of Istanbul Aydin University Dr. Mustafa Aydin. The speakers to the conference were Oxford University Director of the Center on Migration, Policy and Society Franck Düvell; Cambridge University Center of Islamic Research; Islamophobia Specialist in Europe Julian Hargreaves and Journalist/ Author Nicole Pope.
Noted the increased racism and antipathy towards Islam in Europe, Dr. Mustafa Aydin said, “ This has been going on not since September 11th. It has been going on since the inquisition and crusades that started in Andalucia and took a different turn with September 11th event. Because of Turkey’s geopolitical location which is to be a bridge between Europe and the Middle East, puts Turkey in jeopardy. All the doors were shut at Turkey who has been trying to join the European Union because of this. European Union never spells out the reasons but they maintain this antipathy because we are a Muslim country. We, Istanbul Aydin University, organize conferences with the participation of our academicians with collaboration of Sorbonne University in Germany, Belgium; Salamanca and Valencia University in Spain; Cambridge University in England. We aim to explain that the wrong perception towards Islam is far from reality.”


https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/angliaruskin.jpg

İstanbul Aydin Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın heyeti ile birlikte 11.03.2015 te Cambiridge Anglia Ruskin Üniversite’sini ziyaret etti. IAU ekibini ağırlayan Anglia Ruskin  Pro-Vice Chancellor’u Prof Chris Chang ve Uluslararası İlişkiler Direktörü Mr. Simon Wood IAU heyetine Anglia Ruskin Üniversite’sini tanıtarak çok kapsamlı bir kampüs turu düzenlediler.

Özellikle üniversitenin kendi enerjisini güneşten üretmesi, gerçek anlamda çalışan bir tiyatrosu ve tüm kampüslerin birbirine kapalı bir cadde ile bağlı olması IAU heyetinin dikkatini çeken konulardı. Ayrıca Anglia Ruskin’nin Adli Tıp alanındaki çalışmaları ve bu konudaki laboratuarlarının oldukça gelişmiş olduğunu gördük. Halen 150 civarında Türk öğrencinin okuduğu 1858 yılında kurulan üniversitenin 20 binin üzerinde öğrencisi bulunmakta.


By signing a MOU IAU and ARU have taken the first step towards collaborating widely in students exchange, short term international programs, joint researches and conferences as well as many other fields.

Istanbul Aydın University President Dr. Mustafa Aydin and his delegates visited Cambridge Anglia Ruskin University on the 11.03.2015. Pro- Chancellor Prof. Chirs Chang , International Relations Director Mr. Simon Wood greeted and hosted the IAU delegates and gave detailed information about Anglia Ruskin University. During the extensive campus tour of Anglia Ruskin IAU delegates were especially impressed by the Anglia Ruskin’s self energy generating system through the solar power which supplies energy to the entire university. Anglia Ruskin’s works on criminal medicine and forensic laboratories as well fully functioning classic theatre with a box office were noticeable. ARU founded in 1858 and currently has over 20 thousand students of which 150 are Turkish students.


https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/tssd8.jpg

İstanbul Aydın Üniversitesi ve Türkiye Sigarayla Savaş Derneği işbirliğiyle 3. Uluslararası Sigara ile Savaş Konferansı İstanbul Aydın Üniversitesi Florya Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.

“Halk Sağlığı Çıkarları ile Tütün Üreticilerinin Çıkar Çatışması” üst başlığıyla gerçekleştirilen konferansa Eski Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı, Eski Milletvekili ve İktisatçı Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Biruni Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Haydar Sur, Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Erol Sezer,  Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Sibel Güllüçayır, İstanbul Aydın Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. C. Zeki Koyuncuoğlu , İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli ve Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Başkanı Dr. Mustafa Aydın konuşmacı olarak katıldılar.

Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Denetleme Kurulu Başkanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli, “Dünyanın gelişmiş ülkelerinin sigaraya karşı başlattıkları ciddi mücadele, çok uluslu sigara şirketlerinin ciddi pazar kaybetmelerine neden olsa dahi pazarlama ve reklam kampanyalarını gelişmekte olan ülkelere kaydırmıştır. Tütün endüstri halen 4 katrilyon liradan fazla ticaret hacmiyle dünyanın en büyük endüstrilerinden biri olmayı devam ettirmektedir,” dedi.

Gelişmiş ülkelerde sigarayı bırakma oranlarının yükselmesi sonrası sigara endüstrisinin yeni hedef kitle arayışlarına girdiğine de dikkat çeken İzmirli, “ABD, Kanada ve AB ülkeleri başta olmak üzere, gelişmiş ülkelerde her geçen gün sigarayı bırakanların sayısı artıyor. Bu ülkelerde sigara reklamlarının yasaklanmış olması ve sigara kartellerine açılan tazminat davaları sigara üreticilerini ciddi anlamda zorluyor. Özellikle tüm dünya nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan Asya kıtası tütün endüstrisinin iştahını kabartıyor,” şeklinde konuştu.
“20 milyon insanımız hala sigara içiyor”

Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Genel Başkanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın ise  yaptığı konuşmada, “Tütün ve tütün mamulleriyle ilgili yasa çıkmadan önce Türkiye’de sigara içen 27 milyondan söz ediliyordu. Bugün bu rakam 20 milyona düştü ama 20 milyon insanımız hala sigara içiyor. Hala bu ülkede 110 bin insan sigaranın neden olduğu hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor,” ifadelerini kullandı.

Sigaranın yaptığı bağımlılığın tuzak olduğuna da vurgu yapan Dr. Aydın, “Bir köy okulunu, bir köy yolunu, bir sağlık ocağını yapabilmek için nasıl kaynak bulabilirim, nereye başvurabilirim diye çaba içerisinde kalkınmakta olan bu ülkede her yıl 25 milyar dolar para duman oluyor,” diyerek
konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İstanbul İtfayesi’nin istatistiksel rakamlarına göre İstanbul’da 2014 yılında çıkan yangınların yüzde 50’si sigaradan meydana gelmiş.”
Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Genel Başkanı ve İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın esrar satan ile sigara satan arasında hiçbir fark olmadığına vurgu yaparak “Daha da ileriye gidersek sigara afyondan da, esrardan da ve bize bağımlılık yapan diğer maddelerden de çok daha tehlikelidir,” diyerek sigarayla savaşta meclise kanun tasarıları sunduklarını belirterek şunları söyledi:

“Fahri müfettişlikle ilgili kanun tasarımızı Meclis’e gönderdik. Nasıl ki trafikle ilgili bu müessese varsa, sigara ile ilgili de böyle bir müfettişlik müessesesinin oluşturulması konusunda çalışmalarımız var. Sigara içenle içmeyen kişilerin aynı sigorta ödememesi yönünde bir kanun teklifini meclisimize sunduk. Son olarak da açık alanlarda da sigara içmeyi sınırlandıran bir kanun çalışması yapıyoruz.”
“Sigarayla çağdaş sömürgecilik yapılıyor”
Sigara yoluyla üç büyük ülkenin çağdaş sömürgecilik yaptığının altını çizen Sağlık ve Turizm Eski Bakanı Bülent Akarcalı, “Sigara ve benzeri üretim yapanların çıkarlarının ne olduğunu ortaya çıkarmak gerekiyor. Dünya’da az sayıda sömürgeci ülkenin, sömürgeci şirketleri dünyanın sağlığını sömürerek para kazanıyorlar. Mesele sadece sigara içmek değil. Sigara amacıyla çağdaş sömürgecilik nasıl yapılıyor? Özellikle gelişmekte olan ülkeler sigara tuzağı ile halkın cebindeki paraya el koyuyor. Sigaraya ayda 300 TL civarı para veren bir aileyi düşünün. Bu para doğrudan doğruya kendi geleceklerinden ve çocuklarının beslenmesinden alınacak bir para. Buna uluslararası sigara şirketleri yol açıyor. Bunların başında Amerika, İngiliz ve Japon sigara şirketleri bulunuyor. Şu anda dünyada bu sömürüyü yapan üç büyük ülke var,” değerlendirmesinde bulundu.

“Sigara silahlar gibi denetim altına alınmalı”
Yasal olmayan yollarla tüketicinin eline ulaşan “Kaçak Sigara” hakkında açıklamalarda bulunan Bülent Akarcalı, “Bunlar uluslararası şirketlerin ürettikleri mallardır. Türkiye’de dahil olmak üzere ülkeler bu konuda fazla duyarlı değiller. Sigara şirketleri ürettiği sigarayı alıcısı satıcısı belli olmayanlara satmamalı. Her önüne gelen sigarayı alıp istediğim gibi ihraç edebilirim dememeli. Sigara silahlar gibi denetim altında olmalı. Sigaranın üretim ve dağıtım aşamalarının yani sigara şirketlerinin denetlenmesi ve şirketlerin kime ne kadar mal sattığını ilgili hükümetlere bildirmesi gerekiyor. Bu da kaçakçılığın bir yoludur,” diye kaydetti.

Yerel Yönetimler olarak bağımlılık yapıcı maddeler ile mücadele için Valilik ve Emniyet Müdürlüğü ile çalışmalar yürüttüklerini vurgulayan Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Güllüçayır ise konuşmasında madde bağımlılığına giden yolun sigaradan geçtiğinin altını çizdi. Uyuşturucu ile mücadelenin sigara ile başlatılması gerektiğini belirten Dr. Sibel Güllüçayır,  “Korkma bu sigara gibi bir şey diye teklif edilir. Eğer bir uyuşturucu mücadelesi başlatılacaksa bunun sigara ile başlatılması gerekmektedir. Bu sebepten Türkiye Sigara ile Savaş Derneği önemli bir görev üstlenmiştir,” dedi.

Açılış konuşmalarının ardından Sağlık ve Turizm Eski Bakanı Bülent Akarcalı moderatörlüğünde ‘Halk Sağlığı Çıkarları ile Tütün Üreticilerinin Çıkar Çatışması’ konusu masaya yatırıldı.


Dr. Mustafa Aydin: “25 billion dollars go up in smoke each year in Turkey.”
Organized by the Turkish Anti-Smoking Association (TASA),  chairman of TASA Dr. Mustafa Aydin said that smoking costs approximately 110 thousand deaths every year and 25 billion dollars go up in smoke during the III. International Anti-Smoking Conference which took place at IAU Florya campus.

Istanbul Aydın University hosted the III. International Anti-Smoking Conference titled ‘ Conflicts of Interest Between Public Health and Tobacco Producers’ organized by the Turkish Anti-Smoking Conference. Participants to the conference included; former health and tourism Minister Bulent Akarcali; former representative Prof. Nevzat Yalcintas; president of the Turkish Anti-Smoking Associating and Istanbul Aydin University board of trustees, Dr. Mustafa Aydin; Istanbul Aydin University Rector Prof. Yadigar Izmirli; Vice governor Kucukcekmece Sibel Gullucayır; Deputy Rector of Biruni University and Public Health Specialist Prof. Haydar Sur; Yeditepe University Faculty of Medicine Chairman of the Department of Public Health Prof. Erol Sezer; Istanbul Aydin University Faculty of Dentistry Associate Professor Cenker Zeki Koyuncuoglu.

Istanbul Aydin University Rector Prof. Yadigar Izmirli mentioned the 4 quadrillion Turkish lira business volume of tobacco industry, “ Tobacco industry is the worlds biggest industry by 4 quadrillion lira business volume. With protective measures, number of people who quit smoking increased in the U.S., Canada, and European Union countries and other developed countries. Therefore, tobacco producers are now targeting countries with weak and insufficient anti-smoking laws or those who lack imposing and inspection of such laws. Commercial bans on press and media and lawsuits against tobacco producers make it harder for tobacco companies. According to World Health Organization report 60% of Asian population smokes cigarette.”

’20 million of our people still smokes’

Dr. Mustafa Aydin said, “the number of cigarette smokers were 27 million before bans went into effect and were dropped to 20 million. So there are still 20 million smokers in Turkey and 110 thousand people die due to cigarette related illnesses.”

Dr. Aydin also mentioned that cigarette addiction is a trap that, “ While our country struggles to find funds to builds bridges, roads and schools for villages, 25 billion dollars go up in smoke each year.”

“According to Istanbul Fire Department 50% of fires were caused by cigarette in 2014.”
“ There is no difference betwen a drug seller and cigarette seller. If we take this further I can say that cigarette is worst than any other addictive drugs.”

Dr. Mustafa Aydin pointed out that new bills were introduced to the parliament, “ We introduced a bill in regards to voluntary inspection to the parliament. We are working on a proposal to establish an organization for voluntary inspection like the one in traffic control. We also introduced a bill to separate smokers and nonsmokers for their health insurance payments. Our final project is to limit outdoor smoking.”

“Contemporary Imperialism: Cigarette”

Former health and tourism minister Bulent Akarcali pointed out that three of the biggest countries in the world practice modern imperialism, “ the main interests of tobacco producers should be revealed. Some of the imperialist corporations make money by putting health of others in danger. Its not only about smoking. How is contemporary imperialism is being practiced via cigarette? Think of a family who spends 300 Turkish Lira a month. This money will be taken from their own savings and food money for their kids. International companies cause this, led by American, British and Japanese tobacco companies. Right now, there are three leading companies exploiting the worlds health.”
“Tobacco should be under strict control like gun”
Bulent Akarcali talked about illegal cigarette smuggling, “ these are the products of multinational companies. Countries including Turkey are not sensitive enough about this issue. Tobacco producers should not sell their products to unknown buyers and sellers. Nobody should be allowed to export cigarette as they wished. Tobacco should be under strict control like guns. Production and distribution phases should be under control and companies should report their amount of sales and to whom they sell their products to, to the government.”
As local administration, we fight against substance addiction with the collaboration with governorship and police department, said vice mayor of Kucukcekmece, Dr. Sibel Gullucayir and emphasized that it all begins with cigarette smoking, “ Addictive substances first offered as something similar to cigarette. If there is going to be a campaign against drugs it should start with cigarette. Therefore, the Turkish Anti-Smoking Association has a lot of responsibilities.”  
After the opening speech, ‘conflicts of interest between public health and tobacco producers’ was put on the table for discussion by the moderator former health and tourism minister Bulent Akarcali.


https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/8_Mart.jpg

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen “”Dünya Kadınlar Günü İstanbul Buluşması”” başlıklı etkinliğe, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Doç. Dr. Ayşenur İslam, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve eşi Şeyma Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Vali İl Emniyet Müdürü Selami Altınok ve eşi Gülten Altınok, İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ile çok sayıda davetli ve basın mensubu katıldı.

Haliç Kongre Merkezi’nde “”Kadınlarımız Erkeklerimiz”” adlı sinevizyon sunumuyla başlayan program, “”Kadına Şiddet İhanettir “” kamu spotunun gösterimiyle devam etti.

Programın devamında, “”Büyükşehir Belediye Başkanlığı kampanyamda en büyük yardımcım kadın kardeşlerimdi”” diyerek katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “”Büyük başarılara birlikte imza attık. Beraber çalıştığımız kadın arkadaşlarımızı kılık kıyafetine bakarak değerlendirmedik. Hiçbir ayrım gözetmedik. İstanbul’da elde ettiğimiz başarımızın sırrını açıklıyorum. Bu sır hanım kardeşlerimizin meseleye sahip çıkmasını sağlamamızdır.”” diye konuştu.

“”Çalışan kadınların emeklerinin sömürülmemesi gerektiğini”” ifade ederek, “”Ben bunu da bir taciz olarak görüyorum”” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “”İş hayatındaki adaletsiz ücret politikalarına ve hakkaniyetsiz çalışma programlarına hep birlikte karşı çıkmalıyız. Kadınların bir pazarlama aracı olarak kullanılmasını da kadına karşı bir saygısızlık olarak kabul ettiğimi söylemek istiyorum. Kadın emeği ve bedeninin sömürülmesinin, kadına karşı şiddet olduğunu söylüyor ve bununla da ilgili mücadele etmek gerektiğini belirtiyorum”” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan son zamanlarda sıkça gündeme gelen kadına yönelik şiddet konusunda “”Öldürülen her kadınla birlikte insanlık da öldürülmüş demektir. Kadını ve erkeği diğer tüm vasıflarından öne insan olarak görmeyenler Ortaçağ Avrupa’sının cahiliye dönemini geçememiş demektir. Dünya bu karanlık dönemleri geride bırakalı çok oldu”” dedi.

Biz Mazlumun Cinsiyetine Bakmayız
Mazlumun inancına, dinine, kökenine bakılmadığı gibi cinsiyetine de bakılamayacağını vurgulayarak, “”Biz mağdur edenin de cinsiyetine bakmaz, erkek olduğu için hoş görmeyiz. Biz erkektir yapar demeyiz. Bizim için her can Allah’ın emanetidir. Bütün gücümüzle ona sahip çıkmaya çalışırız.”” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “”Mersin’de alçakça öldürülen Özgecan kızımızı bir kez daha rahmetle anıyorum”” dedi.
Dünya Kadınlar Günü İstanbul buluşması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve protokol üyeleri ile kamu spotunda rol alan sanatçıların sahnede toplu fotoğraf çektirmesiyle sona erdi.


World Women’s Day meeting in Istanbul
President Recep Tayyip Erdogan joined the ‘World Women’s Day’ events that held place at Halic Congress Center.

World Women’s Day event was organized by the Family and Social Politics Ministry. The participants to the event included: President Recep Tayyip Erdogan and Emine Erdogan; Minister of Family and Social Politics Doc. Dr. Aysenur Islam; Istanbul Governor Vasip Sahin and Seyma Sahin; Istanbul Mayor Kadir Topbas; Istanbul Police Commissioner Selami Altinok; president of the board of trustees of Istanbul Aydin University Dr. Mustafa Aydin and members of the press.

The event started with a presentation of a cinevision ‘Our women our men’ followed by a public broadcasting titled ‘Violence against Women is a Betrayal Against Humanity’.

“ The most important supporters to my campaign during the election of Istanbul Mayor’s Office were my ‘sisters’,” said the president Erdogan referring to the support of women he received during his campaign. “We have signed off on very important successes. We didn’t judge the women we worked with based on the way they dressed themselves. We didn’t segregated women in any case. I am now going to reveal our success we have received in Istanbul: Our sisters advocated our cause.”

“Working women’s hard work should not be exploited in any way,” said the President, “ I consider this harassment..We need to fight against injustices women face during their careers; unfair wage policies and long working hours. I want to mention that I think seeing women as a marketing vehicle is disrespecful to women. I think exploiting women’s body and labor is a violence against women and needs to be fought against.”

In regards to the issue of violence against women which became public recently, “With a killing of each woman humanity is being killed as well.  The Dark Ages when women and men were not seen as human are way behind us and those who still think the same are stuck in that era.”
We don’t look at victim’s gender

Emphasizing the fact that victims should not be separated based on their religion, gender, and ethnicity, “ We don’t look at the gender of the person who victimize people and say ‘he is a man he can do it’. To us, each human life is God’s creation and we need to protect them,” said the President Erdogan. “ My condolences to Ozgecan’s family and we remember Ozgecan who was violently killed in Mersin, with great respect.”


https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/siyaset-akademisi.jpg

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği “Yerel Siyaset ve Demokrasi” konulu konferansta Türkiye’de bir muhalefet sorunu olduğunun altını çizerek , “Biz memleketimizi seven insanlarız. İyilikler olduğunda kanatlanıyoruz, haksızlık olduğunda buna tahammül edemiyoruz. Sorun muhalefet etme sorunudur,” dedi.

İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin bu yıl beşincisini düzenlediği Siyaset Akademisi, “Yerel Siyaset ve Demokrasi” üst başlıklı konferansta Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz ve Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’nu ağırladı. 

Konferansın ilk oturumuna konuşmacı olarak katılan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Beyoğlu’nda yaşadığı deneyimlerini  siyaset bilimi öğrencileriyle paylaştı.

Konuşmasında öğrencilere yerel yönetim, kentleşme ve sanayileşme hakkında bilgiler veren Ahmet Misbah Demircan, Türkiye’de sanayileşmenin gelişimi konusunda da bilgiler verdi. Türkiye tarihinde en büyük sanayileşme hamlesini yapan kişinin II. Abdülhamid olduğunu anlatan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “Bizim tarihimizde en büyük sanayileşme hamlesini yapan isim Sultan Abdülhamid Han’dır. Bu nedenle bizim geleneksel düşmanlarımız tarafından en büyük düşmanlık ona karşıdır. Çünkü onun 33 yıllık dönemine baktığımızda Hicaz Yolu’nu görüyoruz. Bu hacca gidenlere yol yaptı olarak anlaşılabilir. Bunu böyle anlarsak yanlış olur. İstanbul, imparatorluğun en uç noktası oradan en güney noktasına Mekke’ye kadar irtibat kurmak için hat yapmıştır,” dedi.

Türkiye’de yapılan yeniliklerin her zaman eleştirildiğinin altını çizen Demircan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı tepkinin temelinde de yol ve havalimanı yapılmaması gibi nedenlerin yattığını ifade ederek,  “Bugün bizim Cumhurbaşkanımıza da saldırılara bir bakın. Havalimanı yapılmasın, Marmaray yapılmasın. Bunların temeline baktığınızda niye yapılmaması gerektiği konusunda bir şey çıkmıyor.  Bu kavga Frankfurt Havalimanı’ndan veya Paris Havalimanı’ndan yolcu kaymasın kavgasıdır,” şeklinde konuştu.

Etkinlikte öğrencilerden gelen soruları da yanıtlayan Demircan, başkanlık sistemiyle ilgili sorulara “Doğrudan demokrasinin gereği olarak halkın seçmesi daha doğrudur. Halk kendisi seçerse, seçilen kişiye hesap sorabilir. Biz de seçildikten sonra tekrar tartışma yaşanıyor. Ama halk seçerse, seçim yapılır ve seçimden sonra tartışmalar biter. Seçimden sonra görevinde neleri yapıp neleri yapamadığı tartışılır,” yanıtını verdi.

Türkiye’de muhalefetin  muhalefet olmak nedeniyle yapılan her şeye karşı çıktığını ve bir muhalefet etme sorununun olduğunun altını çizen Ahmet Misbah Demircan bu konuda şunları söyledi:“Parlamentoda bir şeyi yapmak için sonuna kadar tartışmalıyız. Bu konuda hiçbir sorun yok. Ama yapılan işe engel olmaya kalkmayı anlamak mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye’deki iktidar-muhalefet ilişkilerinde böyle bir sorun var. Şu anda başkanlık sistemi tartışılıyor. Başkanlık sistemini zamanında Süleyman Demirel ve rahmetli Turgut Özal da tartıştılar. Çünkü bizim parlamenter sistemimiz, parlamenter sistem gibi çalışmıyor. Parlamento her şeye hakim değil. Burada bir revizyon şart. Ama bu değişikliği x kişi yapınca, ‘Sen padişahlık mı istiyorsun?’ diye tepki gösteriliyor. Niye böyle denir ki? Biz memleketimizi seven insanlarız. İyilikler olduğunda kanatlanıyoruz, haksızlık olduğunda buna tahammül edemiyoruz. Sorun muhalefet etme sorunudur. Meseleler üzerinde konuşan yok, onlar önemsiz.”
“Demokrasi bir rejim değil, çözümdür”
“Yerel Siyaset ve Demokrasi” konferansının ikinci oturumuna konuk olan  Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz, demokrasinin bir olgunluk meselesi olduğunu söyleyerek, “Demokrasi aslında bir rejim değil, bir çözümdür. Barış için demokrasiden daha mantıklı ve daha gerçekçi hiçbir çözüm yoktur. Farklı görüşler ve farklı inanışlar söz konusu olduğunda bunu ancak demokrasi içerisinde çözebiliriz. Şu an acaba çok sağlam bir demokrasiyi yaşayabilir miyiz? Bana göre değil. Mutlaka çok gelişmeler olur, ancak tam demokrasiyi yaşayamayız,” dedi.

Konuşmasında erkeklerin kadınlara uyguladığı şiddetin de altını çizen Karadeniz, “Bizde erkeklerin önemli sayılabilecek bir bölümü eşlerini dövüyorlar. Eşini döven bir erkeğin demokrasi adına, özgürlük ve insan hakları adına meydanlara çıkıp konuşması boştur. Konu sadece dövmek değildir. Kişi karısını malı gibi görüyorsa, ona sözlü şiddette bulunuyorsa, bir kısım yasaklamalar ve kısıtlamalarla kontrol altına atmak istiyorsa demokrasi sağlanamaz. Kardeşlerinin etek boylarına karışıyorsa yine de demokrasi anlamında belli bir mesafe almamız zor,” şeklinde konuştu.
Eleştiri kültürü toplumda çok önemli!
Her insanın bir dünya olduğunu, bu yüzden onların dünyasına saygı duyulmasının önemli olduğunu ifade eden Karadeniz, “Önce kendimizin nerede durduğuna bakmamız gerekiyor. İnsanlar bireysel yaklaşımı reddediyor. Halbuki her insan bir dünyadır. Onların dünyasına saygı duymamız gerekiyor ve bunu sözde değil, özde gerçekleştirmeliyiz,” diyen Karadeniz, eleştiri kültürünün bir toplum için önemine değinerek sözlerine şu şekilde devam etti:“Bir aileyi en çok geliştiren şey, eleştiridir. Ancak bunun sağlıklı yapılması için de eleştiri kültürünün bir taraftan toplumumuzda geliştiririken, diğer taraftan da bununla ilgili doğru bir donanıma sahip olup olmadığımızı kontrol etmeliyiz. Haksız eleştiri bile hepimizi geliştirir. Sağlam bir eleştiri yapabilmemiz için de hem bakanlık, hem üniverste, kısacası her şeyle ilgili bilinmesi gereken ilk şey bütçedir. Belediyesinin bütçesini bilen vatandaşla henüz karşılaşmadım. Bu da Türkiye’deki eleştirilerin havada kalmasının temel sebebi. Kimse belediyeyi bilmeyince isteklerinin makul olup olmadığını, bütçenin nasıl yetişeceğini anlayamıyor. Bize hayat verecek en önemli ve eleştiri ve tepki kültürünün ülkemizde yaygınlaşmasını sağlamak.”
Konuşmasında dünyada rejimlerin bir değişim geçirdiğinin de altını çizen Temel Karadeniz, “Biz acaba diğer insanların kendi seçimlerine ne kadar saygı gösterip, ne kadar anlamaya çalışıyoruz, bunların ne kadar içimizde yaşamasına müsade ediyoruz. İşte bu yüzden demokrasi bir olgunluk meselesi. Dünyada bütün rejimler bir anlamda ortak bir olgunun oluşmasıyla birlikte değişiklik yaşar. Rejimler dünyada da bir ortak değişim geçiriyor. Bu olgunluğu gerçekten yaşayamadan biz demokrasinin bir nimet olduğunu insanlığa ne kadar hizmet ettiğini anlayamayız. Biz hala başkalarının kıyafetleriyle ilgilenmeye devam ediyoruz, başkaları için düşünmeye devam ediyoruz,” şeklinde konuştu.  
“Kırklareli çok geri kalmış bir kent”
Konferansın son oturumuna konuşmacı olarak katılan Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ise konuşmasında Kırklareli’yi küçük bir Eskişehir havasına ulaştırmaya çalıştığını hedeflediğini söyledi. Kırklareli ile Kırıkkale’nin çok karıştırıldığını belirten Başkan Kesimoğlu, “Kırklareli çok geri kalmış bir kent. Aslında kent de değil, iri bir kasaba. Bir kent görüntüsü yok. Gözden ırak düşmüş bir yer. Hala Kırıkkale ile karıştırılan bir kent, hala kargolarımız Kırıkkale’ye gidiyor. Artık iki ilden hangisinin adı değişir bilmiyorum ama Kırklareli’nin Kırıkkale’nin önüne geçeceğinin teminatını size verebilirim,” ifadelerini kullandı.

Kesimoğlu konuşmasında ilerleyen günlerde kentte bir referandum gerçekleştireceklerini açıklayarak, “Her mahallede halkımıza hesap veriyorum. Alacağım önemli kararlarda halkın görüşlerine de başvuruyorum. Mesela önümüzdeki günlerde iki tane meydanımızın düzenlenmesi ile ilgili referandum yapmayı düşünüyorum. Halkımızın bu konuyla ilgili düşüncelerini öğrenmek istiyorum,” dedi.



“Local Politics and Democracy”
Beyoglu mayor Ahmet Misbah Demircan participated at a conference titled ‘Local Politics and Democracy’ organized by Istanbul Aydin University Turkish Reseach Center and noted that today Turkey’s major issue is opposing, “We love our country. We get together for the good and the bad. Our problem is ‘opposing’ things.
Istanbul Aydin University hosted the 5th Politics Academy ‘Local Politics and Democracy’ conference. The participants to the conference included Beyoglu Deputy Mayor Ahmet Misbah Demircan, Kucukcekmece Mayor Temel Karadeniz and Kirklareli Mayor Mehmet Siyam Kesimoglu.
First session of the conference with Beyoglu Mayor Ahmet Misbah Demircan’s speech. He shared his experience with the political science students.
Ahmet Misbah Demircan gave information about local administrations, urbanization and industrialization as well as Turkish industrialization and noted that the biggest move towards industrialization in Turkish history was made by Abdulhamid II. “ In our history the biggest move towards industrialization was made by Abdulhamid Han. That’s why he is the biggest enemy of our traditional enemies. He also built the Hicaz road for the pilgrims to reach Mecca but it is in fact built to help Istanbul communicate with Mecca.”
Demircan underscored the fact that new ideas are always being critisized in Turkey and stated the main purpose of criticizing Prime Minister Erdogan is to stop building roads and airports, “you can see the attacks on our prime minister. Don’t build airports, don’t build Marmaray. When you ask them why not you really do not get a valid explanation. Behind all this, is to not have passengers from Frankfurt or Paris airport move their business to Turkey.”
Demircan also replied the questions of the students, and said in regards to the presidency system, “as part of democracy it is appropriate to have the people to elect the president. If the people elects the president then they have the right to question him/her for his wrongdoings. But here, people still argue after the elections. We can argue about what he does or doesn’t do after the elections.”
“ The opposition party goes against everything for the sake of opposition,” says Ahmet Misbah Demircan, “In order to achieve anything at the parliament we need to argue to the end. There is no problem about that. But it is hard to understand the mentality behind going against everything. In Turkey we have such a problem between the current administration and the opposition. We are talking about presidency system these days. It was discussed by Suleyman Demirel and Turgut Ozal in the past. We need a revision on our parliamentary system. When this is done by a certain person, people criticize him for trying to be a sultan. We love our country. We get together for the good and the bad. Problem is being opposed to everything instead of talking about issues.”
“Democracy is not a regime but a solution”
During the second session of the conference, Kucukcekmece mayor Temel Karadeniz said that democracy requires maturity. “Democracy is not a regime but it is a solution. There is no logical and real solution to peace besides democracy. Once there are different ideas and beliefs democracy is the only mean to approach issues. Can we exprience full democracy ever? I don’t think so. We may go a long way but there will never be a full democracy.”
Karadeniz also talked about the violence against women by men, “A big portion of our men beat up their wives. A man who beats up his wife have no right to talk about freedom and human rights. It is not only about beating up women. If men see their wives as property, harass them, insult them and impose restrictions on women we can’t maintain democracy. Some men restricts their sisters on skirt lenght, we can’t make any progress in terms of democracy.”
Culture of Critique is important for the society
Karadeniz said that people need to respect other people’s world that “We need to see where we stand first. People reject individual approach. But everyone has their own world and we need to respect that,” and emphasized the importance of having a culture of critique in the society.
“Criticism help improve families. But in order to do this in an effective way we need to spread the culture of criticism among the society. Even a destructive criticism help people. In order to criticize something we need to know everything about it. I haven’t come across to anyone who knows the budget of our nation yet criticizes everything and asks for things without knowing whether they can be accomplished with the current budget.”
Temel Karadeniz noted that many regimes in the world change that, “To what degree we respect others choice and understand them and let them live among us? Therefore democracy is a matter of maturity. All regimes in the world go through a change. We don’t conceive the importance of democracy if we don’t experience that. We still keep ourselves busy thinking about other’s clothes.”
“Kirklareli is far behind”
Kirklareli mayor attended the last session as a speaker and said that they work to have Kirklareli to resemble the city Eskisehir, “Kirklareli is far behind. It’s not even a city, perhaps a little village. It doesn’t seem to be a city. It still gotten mixed up with Kirikkale. I can tell that we will go ahead of Kirikkale at some point in future.”
Kesimoglu told that there will be two referendums. “I talk to our citizens everywhere I go about what I do. I always consult them before I make a decision. For instance, we will be restoring two of the squares in the city and will be conducting a referendum for our people’s opinion. We want to get their opinion on that.”


https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/de_ik-1.jpg

Uluslararası Türkmenistan Yatırım Forumu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkmenistan Sanayici ve Girişimciler Birliği Başkanı Aleksandr Dadayev’in katılımı ile DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan ve Türkiye-Türkmenistan İş Konseyi Başkanı Sefa Gömdeniz’in ev sahipliğinde 4 Mart 2015 tarihinde İstanbul’da gerçekleşti.

Foruma, Çalık Holding, Polimeks Holding, Cotam Enterprises, Rönesans, Tepe Türkmen, Nata Holding, Coca Cola İçecek, Schneider Electric, Engin Group ve MPE şirketleri sponsor oldu.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye için Türkmenistan’ın önemli olduğunu belirterek, Türkmenistan’ın Hazar Denizi’nin öteki tarafında olduğunu fakat Hazar’ın artık ayıran değil, birbirine bağlayıcı olduğunu söyledi.

Türkmenistan’ın bütün sektörlerinin önemli olduğunu söyleyen Zeybekci, “Türk-Türkmen iş adamlarının daha çok bir araya gelmeleri önemli. Kendi ülkeleri gibi yatırım yapar hale gelmelerinden daha da önemli olan birlikte üçüncü ülkelere yatırım yapabilmeleridir” dedi.

Türkmenistan Sanayici ve Girişimciler Birliği Başkanı Aleksandr Dadayev, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhamedov’un konuşma metnini katılımcılara okudu. Türkmenistan’daki yatırım fırsatları hakkında bilgi veren metinde, “Ülkemizde kırsal kesimlerin geliştirilmesi için 15 yıllık bir plan öngörüyoruz. Türkmenbaşı-Akşabat’ta bu yıl 800 konut inşa edilecek. Yüz milyar dolara tekabül edilecek bir inşaatın yapılması hedeflenmektedir. İşadamlarımızın birlikte çalışacağına inanıyorum. Türkmenistan’da serbest yatırım yapabilirsiniz,” denildi.

Açılış konuşmalarının ardından, Türkmenistan’da Yatırım Ortamı, Yatırımcılara Sağlanan Destekler ve Fırsatlar paneline, British Expertise Nigel Peters, Stratejik Planlama ve Ekonomik Kalkınma Enstitüsü Müdürü Muhammetgeldi Atayev, Türkmenistan Sanayici ve Girişimciler Birliği Başkanı Aleksandr Dadayev, Bulgaristan-Türkmenistan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Georgiy Agafonov, Yerli Ürün Ticareti ve Mal Hareketleri Araştırma Enstitüsü Başkanı Tubakkılıç Berdiklıçev, DEİK Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Yenigün, DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanı Dr. Serdar Çam, Eximbank Genel Müdür Yardımcısı Alaaddin Metin, DEİK Yönetim Kurulu Üyesi ve Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık katıldı.


Turkmenistan Business Forum in Istanbul
International Turkmenistan Investment Forum took place in Istanbul on March 4, 2015 and was participated by the Minister of Economy Nihat Zeybekçi, president of the union of industrialists and entrepreneurs of Turkmenistan Aleksandr Dadayev. The forum was hosted by DEIK chairman of the board of directors Omer Cihad Vardan and director of Turkey-Turkmenistan Business Council Sefa Gomdeniz.

Sponsors of the forum were Calik Holding, Polimeks Holding, Cotam Enterprises, Ronesans, Tepe Turkmen, Nata Holding, Coca Cola, Schneider Electric, Engin Group and MPE.

The Minister of Economy Nihat Zeybekci stated that Turkmenistan is a very important friend of Turkey and said although Turkmenistan is located on the other side of the Caspian Sea, Caspian Sea now connects the two countries instead of separating them.

Zeybekci mentioned that all sectors in Turkmenistan are important, “Turkish and Turkmenistan businessmen should get together more frequently. They need to be able to invest in Turkey as if it is their own country and together they should invest in third countries.”

President of the union of industrialists and entrepreneurs of Turkmenistan Aleksandr Dadayev read Turkmenistan Prime Minister Gurbanguli Berdimuhamedov’s message to the attendees. Mentioned the investment opportunities in Turkmenistan, “We have a 15-year development plan for the rural area in our country. There are going to be 800 buildings in Turkmenistan’s capital Aksabat. We aim to spend 100 billion dollars for the project. I believe our businessmen will work together. You can invest freely in Turkmenistan,” said, Aleksandr Dadayev.

After the speeches, a panel titled ‘ Investment Climate and Opportunities and Supports for Investors in Turkmenistan’ was organized. The participants to the panel included: British Expertise Nigel Peters; Strategic Planning and Economic Development Institute director Muhammetgeldi Atayev; president of the union of industrialists and entrepreneurs of Turkmenistan Aleksandr Dadayev; chairman of the Trade and Industry Chamber Georgiy Agafonov; Homegrown Products Research Institute director Tubakkilic Berdiklicev; member of the board of directors of DEIK and Union of Constructers of Turkey chairman Mithat Yenigun; DEIK Economics of Education Business Council chairman Dr. Mustafa Aydin; Agency of Turkish Collaboration and Coordination Director Dr. Serdar Cam; Eximbank Vice President Alaaddin Metin; member of the board of directors of DEIK and the chairman of the board of directors of Calik Holding Ahmet Calık.


https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/ADP.jpg
Milli Eğitim Bakanlığı’nın temel sorunlarının konuşulduğu etkinlikte Prof. Dr. Dinçer’in yanı sıra; İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yadigâr İzmirli, İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necat Birinci de katıldı.

Dinçer, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden itibaren günümüze kadar yapılan tüm reform hareketlerinde merkezileşme çabasının olduğunu belirterek, “Osmanlı Devleti’nde 1793’te Nizam-ı Cedit ile başlayan tüm reform hareketlerinde 2000 yılına kadar, yaklaşık olarak 200 yıldır gücü merkezde toplama çabası, bir merkezileşme vardır. Bu Milli Eğitim Bakanlığı’na da sirayet etmiştir,” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın müteahhitlik yaptığını ve bu durumu bakanlık yaptığı dönemde değiştirmek istediğini ifade eden Dinçer, “Biz Milli Eğitim Bakanlığı’nın binalarının fiziki yapımını belediyelere bırakmak istedik. Milli Eğitim Bakanlığı’nın merkezde müteahhitlik yapmasına gerek var mıydı? Bana göre gerek yoktu. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı müteahhitlik yapıyor. Ben istedim ki bunu, belediyeler veya il özel idareleri yapsın. Zaten köylerde ilkokulları il özel idareleri yapıyordu. Ama o zaman bu, çok büyük bir tartışma çıkardı,” şeklinde
konuştu.


Fiziki mekanların demokratikleştirilmesini son derece önemsediğinin altını çizen Ömer Dinçer, okulların bir mahalleyi birleştirmesi gereken en önemli unsur olması gerektiğini de belirterek şunları söyledi:

“Ben kendimi bildim bileli, okulların bilginin ışığı olduğu söylenir. Ama hiçbir zaman okullar, fiziki mekan olarak mahallenin veya o kentin kullanabildiği mekanlar haline gelemedi. Eğer bilgi topluma yol gösterecek bir şey ise, bilginin üretildiği ve dağıtıldığı herhangi bir yerde insanların olmadığını varsayarsanız bu bilgi onlara nasıl yol gösterecek? Okullar bir mahallenin merkezi olmalıdırlar. İnsanlar kapılarını açtıkları zaman gidebilecekleri sorunlarını anlatabilecekleri, hatta bazı sorunlarını çözebilecekleri yer olarak okulları görmeliydiler. Çocukların oynayacak bahçesi yok iken, okul bahçesini kapatmayı hiçbir zaman anlayamadım. Çocuklar sokakta top oynuyorken, okulun basket sahasının okul müdürü tarafından kapatılmasını, çocuklar internet cafeye giderken bilgisayar odasının kapısının kilitlenmesini hiçbir zaman anlayamadım.”


Istanbul Aydın University Aydin Dusunce Platform discussed the issue of “Main Concerns of Turkish National Education System” on February 27, 2015 meeting. The event took place at Florya Campus with speakers former Minister of National Education and AKP Representative Omer Dincer.

Participants also included the chairman of the Board of Trustees at Istanbul Aydın University Dr. Mustafa Aydın, Istanbul Aydın University Rector Prof. Yadigar Izmirli and Istanbul Aydın University Prof. Necat Birinci to discuss the main issues of the Turkish National Education system.

Dincer said that from the last years of Ottoman Empire to today, all the reforms wanted to centralize the educational system. “From 1793 in Ottoman Era to 2000s today, there has been a struggle to centralize the system and it is reflected in todays Ministry of National Education agenda as well,” and continued “Today, the ministry of National Education is working like a contruction company fixing buildings. They should leave it to the municipalities. There is no need for the Ministry to do that job. When we brought up the issue it caused a lot of arguments.”
“Ever since I know, it is said that schools are known for their lead to enlightenment. Unfortunately schools were never used to serve the people of the neighborhood in which they are located. Schools should be seen as a center in the neighborhoods. Schools should open their doors to the individuals who needs advice and help people in need. I have never understood the reasons why a school can close down its play ground while kids in the neighborhood need a play ground or close down its computer room while the kids go to internet cafes because of that,” said Omer Dincer and underlined the importance of schools for being a uniting power for people and democratization of physical areas used by public.


https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/barisin_kadinlari-1.jpg


İstanbul Aydın Üniversitesi Tevekkül Karman Global Barış ve Demokrasi Merkezi, Orta doğuda Barış Konferansı’nı düzenledi. Savaşın Kadın Ve Çocuklardaki Etkisinin gündeme getirildiği konferansa Nobel Barış Ödülü sahibi, dünyanın önde gelen kadın aktivistleri; Tevekkul Karman, Jody Williams, Shirin Ebadi’nin yanı sıra İstanbul Valisi Vasip Şahin, İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Tunus Kadın Sorumlu Eski Bakanı Sihem Badi, Abaad Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Abdulsalam Mohammed, Regent’s Üniversitesi Ülkeler Arası Çalışmalar Merkezi Müdürü İbrahim Sirkeci, Türk Kızılıayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği Eski Dış İlişkiler Sorumlusu Metin Çorabatır katıldı.  
Metin Çorabatır, baskıcı rejimlerin insanları mülteci olmaya zorladığına dikkat çekerek,  bu ortamda en büyük mağdurun kadınlar olduğunu belirtti. Çorabatır 1,7 milyon mültecinin şehirlerde yaşadığını ve şehirde yaşayan mülteciler için elimizde yeterince veri olmadığını ve duruma çözüm bulmadığımız sürece daha çok sorunlara gebe olduğunu da ekledi. Çorabatır savaş şiddeti yaşayan kadınların toplum ve ailelerinde de uzaklaşmalarının sorunların çözümünü zorlaştırdığını belirtti.
Regent’s Universitesi Ülkelerarası Çalışmalar Merkezi Müdürü Prof. Sirkeci çatışmanın sadece savaş ile sınırlı olmadığını anlaşmazlık ve gerilimlerin de kadının evden çıkmasına ve göçmesine neden olduğunu belirtti. Güvensizlik duygusunun göç eden kadın ve çocuklar üzerindeki etkisine değinen Prof. Sirkeci, Irak örneğinde yaşanılan trajedilere işaret ederek, kadın ve çocukların savaş şiddetine en çok maruz kalan kesimler olduğuna dikkat çekti.
Abdulsalam Mohammed Yemen’de son yaşanan gelişmelerin büyük bir iktidar boşluğu yarattığına ve ortaya çıkan silahlı grupların çocuk ve kadınları açısından çok önemli bir tehdit olduğuna dikkat çekti. Toplumun silahlanmasının şiddet olgusunu normalleştirerek, yaygınlaştırdığına işaret eden Mohammed, fakirlik ve istikrarsızlığın aile ve çocuklara çok zarar verdiğini belirtti.
İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın
Orta Doğu’da Kadın Eksik Doğuyor
Orta Doğu kadın için zor bit coğrafya. Kadının önemi dini kurallarla belirlenmiş olsa da Orta Doğu’da kadın eksik doğuyor. Kadının yerine erkekler karar veriyor. Araç kullanabilir mi? Oy verebilir mi? Okula gidebilir mi? Bunlara karar verenler kadınların kendileri değil, erkekler! Kadının Orta Doğu’daki görevi çocuk doğurmak. Töre cinayetlerini, namus cinayetlerini de bunu ilave ettiğiniz zaman kadının nasıl bir yerde olduğunu size bırakıyorum. Sonuç olarak Orta Doğu’da haritalar yeniden çizilirken, kadın ve çocukların karşılaştığı sorunlar daha da artmaktadır.
İAÜ olarak dünyanın dikkatini bu noktaya çekerek bu niyetimize cevap bulmak istiyoruz.
Jody Williams:
Nobel Ödülünü Kadınlardan Çok Erkek Alıyor
Biz yalnızca bireysel olarak Nobel Barış Ödülü’nü alan kadınlar değil, bu ödülü alan kadınlar olarak bir inisiyatif oluşturduk. Kadınların koşullarını iyileştirmek için bir araya geldik. Barışın adaletli ve eşitlik ile sağlanması için çalışan dünyadaki bütün kadın örgütlerini desteklemek amaçlı çalışıyoruz. Çok az sayıda kadının Nobel Barış Ödülü’nü almış olması şaşırtıcı. Aile ve toplumu bir arada tutmaya çalışanlar kadınlar olmasına rağmen dünya düzeninde baskın olan erkeklere, savaşları çıkaranlara barış ödülleri verilmesi ilginç. Erkeklerin aksine biz birlik olduk ve Nobel Ödüllü Kadınlar İnisiyatifini kurduk. Nobel ödülü alan erkeklerde böyle bir girişim görmedik.
Shirin Ebadi
İslam barış ve kardeşlik dinidir, merhamet dinidir. Bu dinin peygamberi Hz. Muhammed şöyle buyurur: Birbirinizle karşılaştığınızda esselamü aleyküm deyin. Birbirinizi selamlayın der. Selam barış anlamına gelir dinimizde. Biz Müslümanlar, birbirimizle karşılaştığımızda günaydın, iyi akşamlar demek yerine, birbirimize bakarız ve barış dileklerinde bulunuruz, esselamü aleyküm deriz. Yani barış seninle olsun deriz.
Tevekkül Karman
İnsan Haklarını İhlal Edenlere Bağıracağız // Bizler Güçlüyüz
Özgecan şehidimizin maruz kaldığı durumdan dolayı Türkiye halkına taziyelerimi sunuyorum. Ben Özgecan’ım! Hepimiz Özgecan’ız! Hepimizin tek temennisi var; adalet yerini bulsun. Kadına ve çocuğa karşı şiddetin son bulmasını umuyoruz. Savaşlar dünyamızda gittikçe artmakta ve herkes savaştan ötürü bir bedel ödemektedir. Kadınlar ve çocuklar savaşların en büyük mağdurlarıdır. Çocuklar bizim istikbalimizdir. Onların daha güzel bir şekilde yaşaması için mücadele etmeliyiz. Kadınlara, çocuklara karşı işlenen cinayetler adalet karşısına çıkmalıdır. Bu şekilde toplum daha güvenli olacaktır. Bizler, başka ülkelerdeki kadınlar için de mücadele ediyoruz. BM’ye her zaman soruyoruz; siz zulme uğrayan kadın ve çocuklar için ne yaptınız? Bizle neler yapmalıyız? Savaş denildiğinde akla kadınlar ve çocuklar geliyor, zulüm geliyor.  Barış için el ele vermeliyiz. Bizler güçlüyüz ve bunu karşı tarafa da hissettirmeliyiz. İnsan haklarını ihlal edenlere bağırmaya devam edeceğiz.
Tunus Kadın ve Aileden Sorumlu Eski Bakanı Sihem Badi
Kadın Çocuğun İlk Öğretmenidir
Kadının sömürülmesini kabul edemeyiz. O bir annedir, o bir okuldur, çocuğun ilk öğretmenidir. Kadın her sahada parmak izlerini bırakabilen,  gücünü ispat edebilen, yeteneğini perçinleyebilen bir bireydir. Gerçekçi olursak yükün ağır bölümü kadınların omuzundadır. Biz barış istiyoruz, barış kültürünün yayılmasını istiyoruz
Ahmet Lütfi Akar, Kızılay Genel Başkanı  
Kızılay Filistin’i Yalnız Bırakmadı
Gazze’de okuldayken, atılan bomba ile parçalanan, yaşamını yitiren, sakat kalan çocukların acısı, anne babaları üzerindeki etkileri kısa zamanda, üç beş yılda geçecek gibi değil. Hatta tüm bunlara tanıklık etmiş benim için bile bu travma kolay unutulacak gibi değil. Öte yandan biz Türk Kızılayı olarak Filistin halkını yalnız bırakmadık. Başta ilaç olmak üzere insani yardım malzemelerini ulaştırdık.



Istanbul Aydin University Tawakkol Karman Global Peace and Democracy Center put the subject of‘the impact of war on women and children’ on the table during the Peace in the Middle East Conference. 

Istanbul Aydin University Tawakkol Karman Global Peace and Democracy Center organized Peace in the Middle East conference. The impact of war on women and children was the main subject of the conference in which leading women activists and Nobel Peace Prize Laureates Tevekkul Karman, Jody Williams and Shirin Ebadi participated in. The participants of the conference included; Istanbul Mayor Vasip Sahin, Istanbul Aydin University chairman of the Board of Trustees Dr. Mustafa Aydin, former Tunisian minister of women Sihem Badi, Abaad Research & Studies Center director Abdulsalam Mohammed, Regent’s University Center for Transnational Studies director Prof. Ibrahim Sirkeci, chairman of Turkish Red Crescent Ahmet Lutfi Akar, The United Nations Refugee Commissioner former head of international relations Metin Corabatir.
Metin Corabatir pointed out that repressive regimes force people to become refugee and that women suffer the most in these circumstances. Corabatir added that 1.7 million of refugees of whom we do not collect enough data about, live in cities and as long as we do not have a solution for this it will bring more problems. He also mentioned that women who face with violence during war and leave their families behind make it even hard to solve the problem.
Regent’s University Transnational Studies director Prof. Sirkeci stated that war is not the only reason for women to leave their home and seek refuge, it is also caused by conflicts and tensions. Pointing out to the tragedies experienced in Iraq, Prof. Sirkeci mentioned the impacts of mistrust of women and children refugees and said that women and children are vulnerable to violence at war.
Abdulsalam Mohammed drew the attention of the audience to the fact that the latest developments in Yemen create a power vacuum that is filled by armed groups, is the biggest threat for women and children and added that arming the society normalizes and spreads the violence and poverty and instability harms families and children the most.
Istanbul Aydin University chairman of the Board of Trustees Dr. Mustafa Aydin
Women in the Middle East are born ‘incomplete’
The Middle East is a difficult place to be women. Even though the importance of women is emphasized by religious laws, still, women in the Middle East are born ‘incomplete’. Men make decisions for women. Can they drive? Can they vote? Can they go to school? Women cannot decide what to do, men do it for them! Women’s job in the Middle East is to give birth only. Adding honor killings to this,I leave it up to you to see women’s place in the Middle East. As a result, while new borders are drawn in the Middle East, the problems women and children face increase.
As IAU we would like to draw world’s attention to this matter and find a solution.
Jody Williams:
Men receive more Nobel Prize than women
We, not as a woman who received Nobel Peace Prize individually but as women who received the award, established the women’s initiative. We got together to make the conditions for women better. We work to support women organizations whose aim is to establish peace with justice and equality. It is surprising to see a few women to receive Nobel Peace Prize. While women work hard to keep families and society together,  it is interesting to see that peace prizes go to men who make war and are dominant in world order.
Shirin Ebadi
Islam is a peace and brotherhood religion, a merciful religion. Hz. Muhammed, a prophet of Islam, orders, ‘when you run into someone salute them by saying esselamun aleykum. Salutation means peace in our religion. We, Muslims, instead of saying good morning or good evening we look at each other wish each other peace and say esselamu aleykum meaning peace be with you.
 Tawakkol Karman
We will scream at those who violate human rights. We are strong.
My condolences to the Turkish people for the circumstances our martyr Ozgecan went through. I am Ozgecan. We are Ozgecan. We all wish for one thing; may justice be served. We want the violence against women and children to end. The frequency of wars increase in todays world and everyone is paying a price for it. Women and children are the biggest victims of it. Children are our future. We need to work hard for a better future for them. Killings of women and children should be brought to justice. In this way society will be safer. We work hard for the women around the world. We often ask United Nations; what did you do for women and children, victims of violence? What should we do? Women, children and torture come to our mind when we think about war. We need to cooperate for peace. We are strong, we need to have the opposite side feel our power. We will keep screaming to those who violate human rights.
Sihem Badi, Tunisian former minister of women and family
Women is the first teacher of her children
We cannot accept exploitatian of women. She is a mother, a school and first teacher of a child. Women succeed in every possible way. She is capable of proving herself and her strenght and her talent. Women carry a lot of burden on their shoulders. We want peace and we want it everywhere.
Ahmet Lutfi Akar, president of Kızılay (Red Crescent)
Red Crescent Didn’t Leave Palestine alone during the hardship
The pain of the mothers and fathers whose children were blown up, died, or disabled by bombs in a school at Gazza, doesn’t seem to go away in few years. Even I, after witnessing all this, won’t be able to recover from this trauma. On the other hand, we didn’t leave the people of Palestine alone during the hardship. We delivered humanitarian aid especially medicine to them.



https://mustafaaydin.com/wp-content/uploads/2023/10/barisin-kadinlari.jpg

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Rektör Prof. Dr. Yadigar İzmirli, eski Tunus Kadından Sorumlu Bakanı Sihem Badi`nin de katıldığı konferansta Nobel Barış Ödüllü aktivist Jody Williams deklarasyonu okudu. Toplumu şiddete karşı savaşmaya çağıran deklarasyonda şu ifadelere yer verildi:
“Çatışmalar nedeniyle mülteci konumuna düşenlerin çoğunluğu kadın ve çocuklardır. Çatışmalar nedeniyle hem kendi ülkelerinde hem de mülteci kamplarında en fazla savunmasız kalanlar yine kadın ve çocuklardır. Ancak sadece bu bilgi, mevcut durumu değiştirmek için gerekli eylemlerin oluşmasını sağlamamaktadır. Hükümetleri ve uluslararası toplumu, Nobel Kadın İnisiyatifi’nin liderliğinde yürütülen ve dünya çapında 700 sivil toplum kuruluşunun yer aldığı bir sivil toplum kampanyası olan Çatışmalarda Tecavüz ve Cinsel Şiddeti Durdurmaya Yönelik Uluslararası Kampanya’yı sahiplenmeye davet ediyoruz.
“Uluslararası toplumu cinsel şiddetin tabu olmaktan çıkarılmasını sağlamak ve toplumları korkutmak için bir araç olarak kullanılan tecavüz ve diğer cinsel şiddet biçimlerinin önlenmesi için gerekli adımları atmaya çağırıyoruz. Hükümetleri ve uluslararası toplumu, kadın ve çocuklara yönelik şiddet tartışmalarını genişleterek, kadına yönelik şiddeti, kadının insan olarak eşitliğinin tanınmasını engelleyen daha geniş şiddet yelpazesinin parçası olduğunu tanımaya davet ediyoruz. Kadına karşı şiddetin bir norm olarak kabule devam edilmesi, çatışma zamanlarında şiddeti daha da körüklemekte ve kadın bedeninin bir savaş olarak kullanılmasını ne yazık ki hala mümkün kılmaktadır. Kadın ve erkek olarak Özgecan Aslan’ın ölümünün sebeplerini anlamaya çalışırken, Türkiye’de yapılan bu konferansın sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada kadına yönelik şiddet hakkındaki farkındalığı daha da artırmasını ümit ediyoruz.””
“En büyük zararı kadınlar ve çocuklar görüyor”
Çatışmalarda en fazla siviller ve kadınların mağdur olduğunu belirten Nobel Barış Ödüllü Yemenli aktivist Tevekkül Karman, “”Uluslararası toplum, Ortadoğu’daki katliamlara karşı sessizliğini korumakta, bu şekilde bunu yapan kişilere ortaklık etmektedir. Çatışmalarda kadınlara uygulanan şiddete karşı uluslararası normlar konulması ve buna karşı büyük ceza uygulanması gerekiyor. Çünkü en büyük zararı kadınlar görüyor,”” dedi.
Karman, kadına yönelik şiddete ilişkin bir soru üzerine, aile şiddetine yönelik tedbirlerin uygulanması ve yeni kanunlar konulması gerektiğine işaret ederek, “”Erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlik sağlandığında kadın olması gereken yeri alır. Bütün toplumlara ve hükümetlere, kadınlara saygı göstermek adına elimizden geleni yapmamız gerektiğini söylemeliyiz,”” diye konuştu.
“”Mülteci kamplarındaki okul sayısı yetersiz””
Nobel Barış Ödüllü İranlı hukukçu Şirin Ebadi ise çocukların savaş kurbanı olduğunu belirterek, “”Yeterli sayıda okulumuz yok. Çocuklarin hayatı savaş yüzünden felakete uğradı. Artık gidecek hiçbir yerleri yok ancak bunlar, bizim bu çocukların sesini duymaktan alıkoymamalı. Mülteci kamplarındaki okul sayısı yeterli değil. Uluslararası toplumdan bu okulların sayısının artırılmasına çalışılmasını talep ediyorum,”” şeklinde konuştu.

Farkındalığı artırmanın önemine değinen Ebadi, “Okullarda, kurslarda şiddeti önleyen bir kültür oluşturarak farkındalığı artırabiliriz. Devletler etkin yasalar koyarak ve uygulayarak meseleyle savaşabilir. Kadınlar için koruma ve sığınma evleri oluşturmak lazım. Ortadoğu’da çok sığınma evi yok. Kendi kültürümüzde fark etmemiz gereken şey, şiddet mağduru kadınlara ev sahipliği yapmak lazım. Bu, sığınma evi aracılığıyla olur. Sığınma evleri sayısı artırılmalı,”” İfadelerini kullandı.
Nobel Barış Ödüllü aktivist Jody Williams Filistinlilerin bir araç olarak kullanılmaya devam ettikçe saldırıların da devam edeceğinin altını çizdi. “Nobel Kadın İnisiyatifi, Filistin meselesini yakından takip ediyor. Ama neden Ortadoğu’daki Müslüman ülkeler Filistin halkının özgürlüğü için bir şey yapmadı? Ortadoğu ülkelerinden de bir destek göremiyoruz. Filistinliler bir araç olarak kullanılmaya devam ettikçe Filistin halkı saldırıya uğramaya devam edecek ve savaş suçları bu insanlar üzerinde işlenmeye devam edecektir,”” dedi.


Istanbul Declaration signed by the Women of Peace
Istanbul Aydın University and Tevekkul Karman Global Peace and Democracy Center have organized an international conference titled “The Impact of War on Women and Children”. At the end of the ‘Peace in the Middle East’ conference Nobel Women Initiative members Shirin Ebadi, Tawakkol Karman, and Jody Williams signed Istanbul Declaration for women and children.
Istanbul Aydın University the chairman of the Board of Trustees Dr. Mustafa Aydın, Rector Prof. Dr. Yadigar Izmirli, former minister of Women Affairs Sihem Badi participated at the conference. Jody Williams read the Istanbul Declaration on the Prevention of Violence Against Children and Women. The declaration called for fighting against violence, “Women and the children are the majority of the refugees who leave their countries because of war and they are particularly vulnerable to violence at refugee camps. This piece of information is not enough to take action. We are calling governments and international organizations to take part and support the “International Campaign to Prevent Rape and Abuse at War” that was led by Nobel Women’s Initiative. The campaign is supported by over 700 nongovernment organizations worldwide.”
“We are calling out for help to prevent violence against women, rape and sexual abuse. We are asking the international societies to stop gender based sexual violence. We ask governments and international societies to recognize violence against women as an obstacle for equality. Acceptance of violence against women intensifies the abuse against women during wartime. While we try to understand the reasons behind Ozgecan Aslan’s death, we hope that this conference makes a difference and raise awareness of the violence against women not only in Turkey but in the world.”
“Women and Children Suffer the Most”
“During wartime civilians and women suffer the most,” said Nobel Peace Prize Laureate Tawakkol Karman. “International community is muted to what’s going on in the Middle East and this way, by not speaking out, they take part of the war crimes. International norms and standards for war crimes should be defined and violators should be punished. Because women suffer the most.”
Karman said that the rule of law and measurements should be taken to enforce laws to stop domestic violence, “Once the equality between men and women is established women will find her place in the society. We need to do our best in terms of respecting women as a society and as government.”

“Inadequate number of schools at refugee camps”
Shirin Ebadi, Iranian lawyer and a former judge and a Nobel Peace Prize winner, said that the children were the victims of war, “We don’t have enough number of schools. Children’s lives were devastated because of war. They do not have any place to go but this should not stop us from hearing their voices. There is not enough schools at refugee camps. We ask the international community to increase the number of schools.”
Ebadi emphasized the importance of raising awareness, “we can make a difference by creating a culture to prevent violence at schools. Governments can deal with it by imposing severe penalties. Women shelters should be built. There are not enough shelters for women in the Middle East. Something to realize in our society, we need to host women in shelters, women of victim of violence.”
Nobel Peace Prize winner Jody Williams said that as long as Palestinians are used as means of violence, violent attacks will continue. “Nobel Women Initiative watches what’s going on in Palestine very closely. But why the Muslim countries in the region didn’t do anything about Palestine? We do not receive any supports from Middle East. As long as Palestinians are used as means of violence Palestinians civilians will be the target of violent attacks and war crime will continue.”

background

Twitter'da takip edin

Haberler, güncellemeler ve bilgilendirmeler için takip edin.

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image

Instagram'da takip edin

TAKİP ET @profmustafaaydin