Küçükcekmece Sanayici ve İş Adamları Derneği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla istihdam seferberliğine katıldı. Buna göre, dernek üyelerinin 2017 yılında 2 bin 500’ün üzerinde ek istihdam oluşturması hedefleniyor

Küçükcekmece Sanayici ve İş Adamları Derneği (KSİAD), Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘istihdam seferberliği’ çağrısıyla harekete geçerek, ek istihdam oluşturmak için bir kampanya başlattıklarını açıkladı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ile İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan’ın katıldığı toplantıda konuşan KSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Koparan, 25 bin kişiyi direkt istihdam eden KSİAD’ın ek olarak yüzde 10 istihdam artışı sağlayacağını söyledi. Koparan, “Bu da 2 bin 500 kişi demek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla elimizi taşın altına koymak gerektiğine inandık. Bunu da kampanyamızla gösteriyoruz” dedi.

Ekonomiye destek

Bölgedeki sanayi tesislerinin, fabrikaların yüzde 80 oranında Küçükçekmece halkını iş sahibi yaptığını anlatan Koparan, “Sanayiye destek ülke ekonomisine destektir. Bunun için hükümet bizlere her türlü desteği sağladı, sağlıyor. Bizde tek bir çatı altında sürdürülebilir sanayi için birlikte hareket etmeyi kendimize görev edindik. Bölge halkının bölgedeki sanayilerde, fabrikalarda çalışması Küçükçekmece’ye de büyük destektir” diye konuştu.

‘İmar sorunu var”

KSİAD olarak özellikle orta ve büyük ölçekli sanayici gruplardan oluştuklarını belirten Koparan, Halkalı Caddesi’ndeki ‘imar’ sorunun ise sanayiciyi ciddi bir sıkıntıya soktuğunu dile getirdi. Koparan, “Bu caddenin bir imar problemi var. Sanayi alanı ibaresinin konut ve ticari alan vasfına çevrilmesi sorun oluşturdu. Örneğin, fabrikamıza destek alıyoruz ama mesela ÇED raporu almak ciddi bir sıkıntı. Diğer bir örnek, sanayici malını mülkünü ipotek eder onun karşılığında teminat mektubunu kullanırlar, bankacılar bunu sever bunun dışında sanayicilere yaklaşmazlar. İmar sorunu ise sanayicinin arazisinin değerini sıfıra indirdi. Bunların düzelmesi için destek bekliyoruz” diye konuştu. Hükümetin sanayiciye her alanda verdiği desteğe dikkat çeken Koparan, Küçükçekmece bölgesinin sorunlarının da kısa sürede çözüleceğine inandıklarını ifade etti.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ise, Küçükçekmece’nin İstanbul ve Türkiye sanayisinde önemli bir yer tuttuğuna vurgu yaparak, sanayicilere yeni destek programlarını takip etme önerisinde bulundu.

‘Değer katacak’

Bahçıvan, şunları söyledi:

“Uzun zamandır söylediğimiz gerçekleri Cumhurbaşkanımız ve hükümet tarafından da dile getirilmesiyle üretimin değeri tekrar gün yüzüne çıktı. Türk sanayiine nitelik olarak çok büyük katkılar sağladığını gördüğümüz ardı ardına yasalar çıkıyor. Uzun vadede bize büyük değer katacak. Bir tek duygumuz var üretmek, iş yaratmak.”

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ve Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın’ın katıldığı törenle, KSİAD Başkanı Ahmet Koparan ile Aydın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Zafer Utlu, bölgedeki istihdamın geliştirilmesine yönelik işbirliği protokolünü imzaladılar.

KOBİ’lere 10.3 milyar TL faizsiz kredi hacmi yolda 

Toplantıda sanayicileri dinleyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, konuşmasında, köklü reformlar yaptıklarını anlatarak ayrıca KOBİ’lere yaptıkları desteklere dikkat çekti. Bakan Özlü, “KOBİ’lere 50 bin lira faizsiz kredi desteği programını bu yıl 2.5 milyar lira bütçeyle daha da genişlettik. Bunun neticesinde, KOBİ’lerimiz için 10.3 milyar lira faizsiz kredi hacmi oluşturmuş olacağız” açıklamasında bulundu. 

Konuşmasında sanayicilerin kendileri için öneminden bahseden Özlü, sanayiciliğin zor bir iş olduğunu, daha kolay yollardan para kazanabilecekken  sanayiyi tercih eden kişilerin kahraman olarak görülmeleri gerektiğini söyledi.

Özlü, Üretim Reform Paketi gibi köklü reformlar üzerinde de çalışmalarının devam ettiğini bildirerek, “Üretim Reform Paketinde, yeni sanayi parselleri oluşturmak, parselleri daha uygun şartlarda sanayicinin kullanımına sunmak, şehir içinde kalmış sanayi alanlarının daha uygun yerlere taşınmasını sağlamak için önemli düzenlemeler yapacağız. Sanayicilerimizin ve iş dünyamızın kısa dönemde sorunlarını çözecek adımları da attık. Mesela Kredi Garanti Fonunun sermayesini artırarak daha fazla kredi hacmi oluşturmasının önünü açtık. Yine Eximbank’ın ihracatçılara daha fazla destek olabilmesi için benzer bir düzenlemeyi hayata geçirdik” diye konuştu. 



Contribution to the campaign with 2,500 new jobs

Kucukcekmece Industrialist and Businessmen Association participates at employment campaign, a response to President Erdogan’s call to create jobs. Members of the Association are expected to create 2,500 additional jobs.

Kucukcekmece Industrialist and Businessmen Association (KSIAD) announced that they have started a campaign to create additional jobs in response to President Tayyip Erdogan’s “employment campaign” call. Speaking at the meeting participated by the Minister of Science, Industry and Technology Faruk Ozlu and Istanbul Chamber of Industry president Erdal Bahcivan, KSIAD president Ahmet Koparan said that, employing 25,000 employees, KSIAD will employ 10% of the current employees additionally. Koparan said, ” This means 2,500 people. We believed in the need of taking our part of the responsibility with President Erdogan’s call. We show that with our campaign.”

Support for the Economy

Noting that the industrial facilities and factories in the region employ 80% of Kucukcekmece residents, Koparan said, “Support for the industry means support for the country. The government provided all the support we needed. It’s our duty to act together for a sustainable industry under one roof. It’s a great support for Kucukcekmece that the residents in the region work at factories and the facilities in the region.”

“Reconstruction Issue”

Noting that KSIAD is composed of medium and large scale industry groups, Koparan added, “Reconstruction is an issue at Halkali Avenue and puts the industrialist in a difficult situation. Switching an “industry zone” to residential and commercial site has been an issue. For instance, we receive support for our factory but to get CED report is a problem. Another example is that industrialists collateralize their properties in exchange of a letter of guarantee otherwise banks won’t do business with them. Reconstruction issue has dropped the value of the land owned by an industrialist to zero. We are waiting for support to fix this.” Underscoring the support provided by the government to the industrialist in any field, Koparan expressed his belief that the issue in Kucukcekmece region would be solved in a short time. ISO president Erdal Bahcivan emphasized the importance of Kucukcekmece in Istanbul and Turkey’s industry and suggested industrialists to keep track of the new support programs.

Bahcivan also added, ” The importance of production is realized once the President and the Prime Minister mentioned it. New laws enacted one after another contributing Turkish industry. In the long run it will benefit us greatly. We have only one goal: to produce and create jobs.

Attended by the Minister of Science, Industry and Technology Faruk Ozlu and Istanbul Aydin University President Mustafa Aydin, KSIAD president Ahmet Koparan and Istanbul Aydin University Vice Rector Zafer Utlu have signed a protocol in order to improve employment in the region during the ceremony.

10.3 billion TL 0% credit for KOBIs (SMEs) 

Listening to industrialists during the meeting, the Minister of Science, Industry and Technology Faruk Ozlu mentioned the radical reforms that they made and underscored the supports provided for KOBIs (SMEs). “We have extended our 50,000 TL 0% interest credit support program for KOBIs. As a result we have 10.3 billion TL 0% credit for KOBIs this year.”

Speaking about the importance of industrialists Ozlu said that being an industrialist is very difficult therefore those who chose industry instead of making easy money should be regarded as heroes.

Noting that their works on radical reforms such as Production Reform Package continue, Ozlu said, “In the Production Reform Package, there will be important arrangements made creating new industry zones and providing them under suitable conditions, moving industrial zones in the city to better locations. We have made the decisions to solve the issues of both our industrialists and business world. For instance, we have made higher credit lines available by increasing the capital of Credit Guarantee Fund. We have also put a similar work in life to have Eximbank support more exporters.”

13.02.2017

Eğitim Ekonomisi İş Konseyi ( DEIK / EEIK ) toplantısı gerçekleştirildi. EEIK Başkanı Dr.Mustafa Aydın’ın katılımı ile düzenlenen toplantıda, Gerçekleştirilen İran seyahati hakkında değerlendirmelerde bulunuldu ve önümüzdeki günlerde yükseköğretim ve uluslararası alanda yapılacak olan çalışmalar ele alındı.

Toplantıda; EEİK işbirliği ile 22 – 24 Mart 2017 tarihlerinde, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde, Dünya’nın en seçkin üniversitelerinin, akademisyenlerinin, yükseköğretim sektörünün önde gelen temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilecek olan  ‘II.EURIE Avrasya Uluslararası Yükseköğretim Zirvesi’ detayları ele alındı.


EEIK Meeting

DEIK/EEIK meeting was held. During the meeting, participated by the president of EEIK Dr. Mustafa Aydın, visit to Iran and future higher education and international works were discussed.

At the meeting, details about II. Eurasia Higher Education Summit, to be held in Istanbul, Turkey on March 22-24, 2017 at Lutfi Kırdar Convention Center, which will be the meeting point for the higher education institutions, educational service providers, and academics from all around the world, were discussed.

31.01.2017

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Eğitim Ekonomisi İş Konseyi (EEİK) Başkanı Dr. Mustafa Aydın, 15-16 Ocak tarihleri arasında İran’da çeşitli temaslarda bulundu. Dr. Aydın İran’da bazı akademik kuruluşlarını ve İran Sağlık Bakanlığı’nı ziyaret ederek yetkililerle mevcut işbirliklerinin geliştirilesi ile ilgili konularda görüş alışverişinde bulundu.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu bünyesinde yer alan ve Türkiye’de sunulan yüksek kalitede eğitim hizmetlerinin uluslararası camiada hak ettiği yeri alması için çalışmalarda bulunmayı amaç edinen Eğitim Ekonomisi İş Konseyi (EEİK) 15-16 Ocak tarihleri arasında İran’a adeta çıkarma yaptı. EEİK Başkanı Dr. Mustafa Aydın ve beraberindekiler, İran’daki çeşitli yükseköğretim kurumlarını ve İran Sağlık Bakanlığı yetkililerini ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundular.

İRAN ÜNİVERSİTELERİNE EURIE DAVETİ

15 Ocak’ta İran Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Türkiye Masası Şefi Mecid Davudi ile gerçekleştirilen görüşmede Türkiye’de bulunan vakıf üniversitelerinin İran’daki tanınırlıkları ve İran ve Türkiye’deki üniversitelerin arasındaki işbirliklerinin artırılması konuları ele alındı. Ayrıca İran Bilim ve Teknoloji Bakanlığı aracılığıyla İran’daki tüm üniversiteler, 22-24 Mart 2017 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek olan EURIE 2017 Eğitim Zirvesi’ne davet edildi. Görüşmeyi değerlendiren Davudi, İran ve Türkiye üniversiteleri arasında ortak programların açılmasının işbirliklerinin geliştirilmesi açısından çok iyi bir adım olacağını ifade ederken, “İran ve Türkiye üniversiteleri arasında öğrenci ve akademisyen değişim programlarının başlatılması da bu yönde son derece olumlu bir adım olur. Özellikle Erasmus programı konusunda çalışma ve işbirliklerimizi artırmalıyız. Bu noktada Urumiye ve Tebriz gibi Türkiye’ye komşu İran illeri ile ikili anlaşmalar yapılabilir” diye konuştu.

GELİŞTİRİLEBİLECEK İŞBİRLİKLERİ GÖRÜŞÜLDÜ

Ardından İran’ın dünya üniversiteler listesinde 500-550’nci sıraları arasında yer alan Amirkabir Teknoloji Üniversitesi’ni (AUT) ziyaret eden Dr. Mustafa Aydın başkanlığındaki EEİK heyeti,  AUT yetkilileri ile görüşerek geliştirilebilecek işbirliği alanlarını konuştu. AUT kampüsünün ve teknoloji laboratuvarının da incelendiği görüşme esnasında öğrenci ve akademik personel değişim programları, ortak konferans ve seminerler, ortak eğitim programları, ortak projeler ve araştırmalar gibi, işbirliği yapılabilecek alanlar değerlendirildi.

16 Ocak’ta İran Sağlık Bakanlığı’nı ve Tahran Üniversitesi’ni ziyaret eden Dr. Mustafa Aydın başkanlığındaki EEİK heyeti, İran Sağlık Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Direktörü, Dr. Mohsen Asadilari ile görüştü. Görüşmede Türkiye’deki tıp, diş hekimliği ve sağlık bilimleri gibi bölümlere sahip vakıf üniversitelerinin İran’daki bilinirlikleri ve İran ile Türkiye’deki üniversiteler arasındaki işbirliğinin artırılması konuları ele alınırken, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı aracılığıyla İran üniversitelerine yapılan EURIE 2017 Eğitim Zirvesi daveti, Sağlık Bakanlığı aracılığıyla da tekrarlandı. Ardından İran’ın dünya üniversiteler sıralamasında 550-600 sıralarında yer alan üniversitelerinden Tahran Üniversitesi’ne geçen heyet, öğrenci ve akademisyen değişim programları, ortak konferans ve seminerler, ortak eğitim programları, ortak projeler ve araştırmalar gibi, işbirliği yapılabilecek alanlar konuşuldu. Ayrıca üniversitenin Fen Bilimleri Fakültesi Dekanı, toplam 55 bin öğrencisi bulunan ve İran’ın ilk 13 üniversitesinden biri olan Tahran Üniversitesi hakkında bir sunum yaptı

MUSTAFA AYDIN: “TÜRKİYE EĞİTİMDE BÖLGEYE REHBERLİK EDİYOR”

EEİK’in İran temaslarını değerlendiren DEİK/EEİK Başkanı Dr. Mustafa Aydın, temasların son derece faydalı ve verimli geçtiğini kaydederek “Türkiye son yıllarda özellikle yükseköğretim alanında son derece güçlü bir yükseliş trendi içinde. EEİK olarak biz de hem bu yükseliş trendini sürdürmek ve daha da yükseltmek, hem de başta komşularımız olmak üzere yakın çevremizdeki ülkelerle eğitim alanında işbirliklerini geliştirmek ve bölgeye akademik alanda rehberlik etmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tarihten gelen sıkı bağlara sahip olduğumuz komşumuz İran’da yaptığımız bu temaslar esnasında İran’daki üniversiteler ve yükseköğretim kurumları ile işbirliği geliştirilebilecek çok sayıda mecra olduğunu gözlemledik ve bu alanda yapılabilecek ortak çalışmalar konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Ayrıca İran’daki tüm üniversiteleri, 22-24 Mart 2017 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek olan EURIE 2017 Eğitim Zirvesi’ne davet ettik. Görünen o ki yakın gelecekte Türkiye ve İran üniversiteleri arasında birçok ikili anlaşmanın haberini duyacağız” ifadelerini kullandı.


EEIK DELEGATION VISITS IRAN

Foreign Economic Relations Board (DEIK) Higher Education Business Council (EEIK) president Dr. Mustafa Aydin visited Iran on January 15-16, 2017. Dr. Aydin has visited some of the academic institutions in Iran and the Ministry of Health about the importance of existing collaborations.

Aiming to bring Turkish higher education to its well-deserved place at international level, EEIK delegation landed in Iran on January 15-16, 2017. Dr. Aydin and his delegation have visited the Ministry of Health and few of the higher education institutions in Iran.

EURIE SUMMIT INVITATION TO IRANIAN UNIVERSITIES

Recognition of Turkish foundation universities in Iran and improvement of collaborations between Iran and Turkey were among the topics discussed during the meeting with Mecid Davudi, Turkey Desk Chief at the Ministry of Science and Technology, on January 15. All the universities in Iran are invited to EURIE 2017 Education Summit in Istanbul. Evaluating the meeting, Davudi said, “Student and Faculty exchange programs will be an important step in this direction. We should improve our collaborations about ERASMUS program. At this point, mutual agreements with neighboring cities of Urumiye and Tebriz can be made.”

FUTURE COLLABORATIONS

Visiting Amirkabir Technology University (AUT), an Iranian university ranked among the world’s top 500-550

universities, EEIK delegation chaired by Dr. Mustafa Aydin has discussed future collaborations with AUT officials. AUT campus and technology laboratories were reviewed during the meeting where student/faculty exchange programs, joint conferences and seminars, joint education projects, and researches were evaluated.   

Visiting the Ministry of Health and Tehran University, EEIK delegation met with Dr. Mohsen Asadilari, Director of International Relations at the Ministry of Health. During the meeting the recognition of foundation universities with medicine, dentistry and health sciences departments in Iran and improvement of collaborations between Turkish and Iranian universities were discussed. Visiting Tehran University, ranked among the world’s top 550-600, the delegation discussed the matters such as student&faculty exchange programs, joint projects, seminars, conferences. The Dean of the Faculty of Sciences delivered a presentation about Tehran University, 13th among the Iranian universities with 55,000 students.

“TURKEY GUIDES THE REGION IN EDUCATION”

Evaluating EEIK’s talks with Iran, DEIK/EEIK president Dr. Mustafa Aydin said the meeting were very productive and beneficial, and said, ” Turkey has been in an uptrend in especially higher education. As EEIK, we would like to keep the uptrend and improve it even more and improve collaborations with neighboring countries in education and guide the region in academic field. We have seen many places where we can improve our collaborations in higher education in Iran during our talks. We have invited them all to EURIE Higher Education Summit in March 2017. It looks like we are going to hear many joint agreements taking place very soon.”

16.01.2017

Kent Konseyi Küçükçekmecelilerin refah seviyesini ve yaşam kalitesini geliştirmek amacıyla gerçekleştirilen çalışmalar masaya yatırıldı.

Kente ilişkin temel stratejilerin ve faaliyet planlarının belirlenmesi ve tüm kenti kapsayan ortak bir aklın oluşturulması için çalışmalar gerçekleştiren Küçükçekmece Kent Konseyi, İstanbul Aydın Üniversitesi Global Perspektif Salonu’nda gerçekleştirildi.

Toplantıda yapılan çalışmalar, projeler ve faaliyetlere  yer verildi. Küçükçekmece Kent Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Aydın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda Küçükçekmece’nin refah seviyesini ve yaşam kalitesini geliştirmek amacıyla gerçekleştirilen çalışmalar konuşuldu.

Kent Konseyi üyeleri amaçları doğrultusunda oluşturulan meclis ve komisyonlarının hayata geçirdiği faaliyetlerle ilçeye sağladığı kazanımlar ve yeni öneriler masaya yatırıldı.Toplantıda konuşan Küçükçekmece Kent Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “ Kent konseyimiz eğitimden, sağlığa, din hizmetlerinden, çevre temizliğine, hayvanlardan ,hanımlarımıza, zabıtalardan, sivil toplum kuruluşlarına, trafikten, engellilere ve iş adamlarına varıncaya kadar çalışmalar yapmaktadır. Çocuk Meclisi için gerekli çalışmaların yapılması ve aksiyon planının hazırlanmalıdır”açıklamalarında bulundu.


Kucukcekmece City Council Executive Committee Meeting

Kucukcekmece City Council has discussed the works that aim to improve the prosperity and the quality of life of the residents of Kucukcekmece. The meeting, organized by Kucukcekmece City Council, to determine fundamental strategies and events planning and to create a common mind inclusive of the whole city, took place at IAU Global Perspektif Hall.

Chaired by Kucukcekmece City Council president Dr. Mustafa Aydin, the works being conducted in order to increase the prosperity and the quality of life of the residents of Kucukcekmece were discussed. Speaking at the meeting, Dr. Mustafa Aydin said, “Our city council works on issues from education to religious services, environmental cleanliness to animals, law enforcements to non-governmental organizations. There is a need for children’s assembly and an action plan.”

19.01.2017

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı Mustafa Aydın, “Dünyada 200 milyar dolarlık yabancı öğrenci eğitim bütçesi var. Her ülke bu pazardan payını almaya çalışıyor

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı Mustafa Aydın, “Dünyada 200 milyar dolarlık yabancı öğrenci eğitim bütçesi var. Her ülke bu pazardan payını almaya çalışıyor. Ayrıca, yabancı öğrenciler kendi ülkelerine döndükleri zaman sizin tanıtımınızı yapan fahri büyükelçileriniz oluyorlar.” dedi.

Başkent Tahran‘daki Yunus Emre Enstitüsü ev sahipliğinde DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi tarafından düzenlenen “Türkiye Yükseköğretimi ve Üniversitelerini Tanıtım Semineri”nde, Türkiye‘de yükseköğretim programı ve bazı üniversitelerin tanıtımı slayt şeklinde sunuldu.

Program öncesi AA muhabirine konuşan DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı Aydın, gerçekleştirilen faaliyeti, “Yabancı bir ülkede eğitim almak isteyen İranlı öğrencileri Türkiye‘ye davet etmek” olarak özetledi.

Konseyin amacının Türk üniversitelerinin uluslararası işbirliklerini geliştirmek ve dünyada kendi ülkesi dışında eğitim alan öğrencilerin Türkiye‘yi tercih etmelerini sağlamak olduğunun altını çizen Aydın, “Konseyin kuruluş tarihi olan 2012 yılında ülkemizde yabancı öğrenci sayısı 32 bin civarındayken, hem üniversitelerimiz hem de konseyimizin çalışmalarıyla bu rakam 120 bine çıkmıştır.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de okuyan İranlı öğrenci sayısını, 2015-2016 dönemi için 5 bin 657 olarak açıklayan Aydın, İranlı öğrencilerin tercih ettiği ülkeler sıralamasında Türkiye‘nin ABD‘den sonra 2’nci sırada geldiğini belirtti.

Aydın, “Türkiye’deki üniversitelerin fiziksel, bilişim, teknolojik, laboratuvar ve alt yapılarının gelişmesi ile birlikte dünyanın ilk 500’ünde 15 Türk üniversitesi yer alıyor. Eğitim kalitesinin artması, ülkemizi tercih eden öğrenci sayısının da artmasını sağlıyor.” açıklamasında bulundu.

Mustafa Aydın, 2023 yılında Türkiye‘deki uluslararası öğrenci sayısını 250 bine çıkarmayı öngördüklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

UNESCO verilerine göre dünyada şu anki 5 milyon uluslararası öğrenci sayısının 2020 yılında 7 milyona çıkması bekleniyor. Yine uluslararası verilere göre yabancı bir öğrenci eğitim için gittiği ülkeye yıllık 40 bin dolar civarında girdi sağlıyor. Dünyada 200 milyar dolarlık yabancı öğrenci eğitim bütçesi var. Son yıllarda eğitim ekonomisi diye bir kavram gelişti. Her ülke bu pazardan payını almaya çalışıyor. Bu işin ekonomik yönü. Ayrıca, yabancı öğrenciler kendi ülkelerine döndükleri zaman sizin tanıtımınızı yapan fahri büyükelçileriniz oluyorlar.”

Program kapsamında, Atılım, Bahçeşehir, Bilkent, İstanbul Aydın, İstanbul Bilgi, İstanbul Ticaret, Nişantaşı ve Özyeğin üniversiteleri Tahran Yunus Emre Enstitüsü’nde tanıtım stantları açtılar.


“Turkish Higher Education and Introduction of Turkish Universities” Seminar in Iran

President of DEIK/EEIK Dr. Mustafa Aydın, “There is $200 billion education budget for foreign students in the world. All the countries are trying to get their share. Besides, when foreign students return to their countries they act as honorary ambassadors promoting your country.”

A presentation was delivered about higher education in Turkey and introduction of few of the universities during the “Turkish Higher Education and Introduction of Turkish Universities” Seminar which was hosted by Yunus Emre Institution and organized by DEIK/EEIK in Tehran, Iran.

Interviewing with an AA reporter before the program, President of DEIK/EEIK, Dr.Aydın  summarized the event as “an invitation for Iranian students who want to study abroad, to Turkey”

Highlighting the purpose of the council as developing collaboration between Turkish Universities and international universities and transform Turkey as the most preferred education center for those who want to study abroad, Dr. Mustafa Aydın said, ” The number of foreign students was 32,000 in 2012 when we have established the council, now we have 120,000, thanks to both of our universities’ and council’s hard work.”

Pointing out the number of the Iranian students who study in Turkey as 5,657 in 2015-2016 academic year, Dr. Aydın, said “Turkey is the second most preferred destination to study for Iranian students after USA.”

Aydın has also noted that “ With the physical, technological, laboratory and substructure developments in Turkish universities, 15 Turkish universities are among the top 500. Improvement in the quality of education helps our country to become the most preferred destination to study for international students.”

Mustafa Aydın emphasized “we foresee to increase the number of international students to 250,000”

According to UNESCO data, the number of international students will rise to 7 million from 5 million, what it currently is, in 2020. Also, each international student brings $40.000 to study at a foreign country. There is $200 billion international student budget in the world. The concept of education economy developed in recent years. Every country wants to be a part of this market. This is the economic part of it. Moreover, when foreign students go back to their country, they act as honorary ambassadors and promote your country.”

Within the context of program, Atılım University, Bahcesehir University, Bilkent University, Istanbul Aydın University, Istanbul Bilgi University, Istanbul Ticaret University, Nisantası University, and Ozyegin University have opened exhibition stands to promote their universities at Tehran Yunus Emre Institute.

16.01.2017

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde (İAÜ) düzenlenen Aydın Düşünce Platformu’na konuk olan Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceyhun Elgin, “Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da (GSYİH) bir yılda toplam ekonomik üretimin yüzde 25’i civarında kayıt dışı ekonomi var. Bu çok büyük bir rakam ve Türkiye’nin orta vadede 2023 hedeflerine ulaşmasını olumsuz etkiliyor” dedi.

Devletin gözlemleyemediği her türlü ekonomik faaliyetlerin kayıt dışı ekonominin tanımı içerisinde girdiğini söyleyen Elgin, “İşportacılık yapıp belediye ya da çeşitli kamu kurumlarına vergi ödemeyenler, iş yerinde fazla mesaiye kalıp ancak mesai ücretini alamayan beyaz yakalılar, sigortasız ve yahut düşük ücretle çalışan sigortalı işçiler, kasada fatura kesmeyen bakkallar. Bunların hepsi kayıt dışı ekonominin birer parçaları” diye konuştu.

Kayıtsız ekonominin önüne geçilebilmek için Türkiye’de ve dünyada birçok araştırma yapıldığını söyleyen Elgin, “Farklı makroekonomik değişkenler ile kayıt dışı ekonomiyi küçültebileceğimiz söyleniyor. Örneğin; siyasi istikrar, yolsuzluk algısı, vergiler, kamuya duyulan inanç, devlet bürokrasisinin hızlı ve verimli işlemesi. Bunların hepsi kayıt dışı ekonominin küçülmesi için bilimsel araştırmalar sonucu ortaya çıkan yöntemler” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasını olumsuz etkiliyor”

Elgin konuşmasına şöyle devam etti:

“Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da (GSYİH) bir yılda toplam ekonomik üretimin yüzde 25’i civarında kayıt dışı ekonomi var. Bu çok büyük bir rakam ve Türkiye’nin orta vadede 2023 hedeflerine ulaşmasını olumsuz etkiliyor. Kişi başı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) 20 bin, 30 bin dolarlara çıkmasını istiyoruz; ancak kayıt dışı ekonomi yüzde 25’te kaldığı sürece Türkiye’de bu rakamlara ulaşmak çok zor.”

“Kayıt dışı ekonomi iktisadi zenginleşmeyi, gelir dağılımını, büyümeyi olumsuz yönde etkileyen önemli bir faktör” diyen Elgin, “Devletin; kayıt dışı ekonomiyi küçültmek için bazı politikalar uygulaması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi de insanları kayıtlı ekonomiye geçirmek. Örneğin, çalışanların sigortalarını yapmak için işverene kolaylaştırıcı politikalar uygulanırsa kayıtlı ekonomi artar” şeklinde konuştu.

Devletin kayıt dışı ekonomi ile mücadele ettiğine de dikkat çeken Elgin, “SMS ile sigorta ödemek, işverenin internetten işçinin çok hızlı bir şekilde sigortasını ödeyebilmesi, ev hizmetlerinde 10 günden az çalışan veya 10 günden fazla çalışan insanların sigortalarının yapılması gibi farklı farklı uygulamalar var. Bunlar devletin uygulamış olduğu, kayıt dışı ekonomiyi küçültücü ve kayıtlı ekonomiye teşvik edici politika araçları; ancak yeterli değil. Bu konuda daha çok çalışmaya ihtiyaç var” dedi.

“Her şeyi devletten beklemeyeceksiniz”

İAÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Aydın Düşünce Platformu’nda her ay bir veya iki güncel konuyu masaya yatırıyoruz. Siyaset bilimciler, alanında uzman arkadaşlarımız burada değerli kurucularla beraber konuyu masaya yatırıyorlar, değerlendiriyorlar. Bu değerlendirme sonucunda kısa ve özet halinde bir rapor ortaya çıkıyor. Bu raporları daha sonra konusuna göre devletin ilgili makamlarına gönderiyoruz. Her şeyi devletten beklemeyeceksiniz. Bütün üniversiteler bu ülkenin insan kaynakları, fikir havuzları, bir beyin hazinesi. Dolayısıyla üniversiteler devletini beslemek zorundalar” dedi.

Aydın son olarak, “Bugün ekonominin oldukça önemli bir bölümü kayıt altına alınamadığı için ülkenin değişik kaynaklarına yeterince katma değer sağlayamıyoruz. Bugün burada; hangi alanlarda, nasıl kayıt dışı ekonomi oluyor ve bunun nasıl kayıt altına alınabileceği uzmanların katılımı ile masaya yatırıldı. Kayıt dışı ekonominin Türkiye’deki seyri, dünyada kayıt dışı ekonominin zaman içerisindeki seyri ve kayıt dışı ekonominin nelere neden olduğunu ve hangi politika araçları ile küçültülebileceğini tartıştık. Burada elde edilecek sonuçlar hem Ekonomi Bakanlığı’na hem de Maliye Bakanlığı’na özet ve geniş rapor halinde gönderilecek” diye konuştu.


Assoc.  Prof. Dr. Ceyhun Elgin: “Informal economy in Turkey is around 25 percent”

Being a guest of Aydın Thought Platform (Aydın Düşünce Platformu) organized in Istanbul Aydın University (IAU), Assoc. Prof. Dr. Ceyhun Elgin, instructor in Boğaziçi University Department of Economics said that “There is an informal economy around 25 percent of the total economic production in a year in the Gross Domestic Product (GDP) in Turkey. This is a huge figure and it negatively affects Turkey to reach its 2023 targets in the mid-term.”

Indicating that all kinds of economic activities which the government cannot observe are within the definition of informal economy, Elgin stated that “ Street hawkers who do not pay taxes to municipalities or various public institutions, white collars who work overtime but cannot receive overtime pay, uninsured workers or insured workers  who are underpaid, groceries who do not make out invoices are all part of the informal economy.”

Elgin said many studies have been carried out in Turkey and in the world in order to prevent informal economy and “We are told that we can reduce the informal economy with different macroeconomic variables. For example; political stability, perception of corruption, taxes, belief in the public, rapid and efficient processing of the state bureaucracy. All of these are the methods emerged as a result of scientific researches to reduce the informal economy” he stated.

“Adversely affects to achieve 2023 targets of Turkey”

Elgin said:

“There is an informal economy around 25 percent of the total economic production in a year in the Gross Domestic Product (GDP) in Turkey. This is a huge figure and it negatively affects Turkey to reach its 2023 targets in the mid-term. We want gross national product per capita to go up to 20 thousands, to 30 thousands dollars; but as long as the informal economy remains at 25 percent, it is very difficult to achieve these figures in Turkey. ”

“The informal economy is an important factor that negatively affects economic wealth, income distribution, and growth” said Elgin and continued “The government needs to apply some policies to reduce the informal economy. For example, if employer-facilitating policies are implemented to make employees’ insurance, the formal economy increases.”

Pointing out that the government struggles with informal economy, Elgin said “there are different applications such as paying insurance by SMS, insuring people who work less than 10 days or who work more than 10 days in home services, and that the employer can quickly pay the insurance of the employee through the internet.  These are the policy instruments implemented by the government to reduce informal economy and to promote formal economy but they are not enough. More studies should be done in this issue.

“You can’t expect everything from the government”

Dr. Mustafa Aydın, the president of IAU said, “We discuss in detail one or two current issues in Aydın Thought Platform every month. Political scientists, specialists in their field discuss and evaluate the subject together with the valuable founders. As a result of this evaluation, a brief summary report is being produced. Then, we send these reports to the relevant authorities of the government. You can’t expect everything from the government. All the universities are human resources of this country, the pool of ideas, and a brain treasure. Therefore, universities have to feed their governments.”

Lastly, “We cannot provide enough added values to the different sources of the country because a considerable part of the economy is not registered today. Today, we have discussed in which fields and how the informal economy occurs and how it can be registered, with the participation of the specialists. We talked about the course of the informal economy in Turkey, the course of the informal economy in the world over time, what informal economy leads to and through which policy instruments it can be reduced. The results to be obtained here will be sent both to the Ministry of Economy and to the Ministry of Finance in a summary and extensive report.” Aydın said.

20.01.2017

Batı Platformu’nun 2017 yılı ilk toplantısına Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİ) Genel Sekreteri Büyükelçi Michael B. Christides katıldı. KEİ’de 2017 yılı ilk yarısında dönem başkanlığının Türkiye’ye geçtiğini belirten Christides konuşmasında KEİ’nin doğu ile batı arasında bir köprü görevi gördüğünü söyledi.

İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Araştırma ve Uygulama Merkezi bünyesinde kurulan Batı Platformu’nun 2017 yılı ilk toplantısı gerçekleştirdi. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİ) Genel Sekreteri Büyükelçi Michael B. Christides’in ana konuşmacı olarak yer aldığı toplantıda KEİ’nin kuruluşu ve tarihinin yanında, mevcut konjonktürel süreçteki fonksiyonu ele alındı.

Doğuda köktenciliğin, batıda ise aşırı sağın yükseldiği bir dönemde Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın çok önemli bir fonksiyonunun olduğunun altını çizen Christides konuşmasında 2017 yılının ilk yarısında KEİ dönem başkanlığının Türkiye’ye geçtiğini hatırlatarak Türkiye’nin KEİ’nin en önemli ve öncü üyelerinden biri olduğunu ifade ederek, “KEİ fikrinin ilk ortaya atılması Özal döneminde Türkiye’den gelmişti. Bugün teşkilatın uluslararası sekreterliği de Türkiye’de. Dolayısıyla KEİ’nin genel merkezi olarak Türkiye’yi görüyorum” dedi.

Türkiye KEİ İçin Çok Önemli

Michael B. Christides – KEİ Genel Sekreteri

Yaşadığımız dönemde KEİ’nin bölge politikalarındaki konumu son derece önemli. Soğuk Savaş sonrası çok kutuplu bir dünyaya geldik. Bir tarafta ABD, bir tarafta Rusya, bir tarafta Çin, bir tarafta AB cephesi var. ABD son zamanlarda yorgun ve gücünü kaybediyor, ya da öyle görünüyor. Trump öngörülmez bir biçimde başkan seçildi. Bu durum, eski ABD başkanlarından Woodrow Wilson’un ortaya koyduğu “Uluslararası her sorun ABD’nin sorunudur” prensibine rağmen ABD’nin kendi içine kapanmasına yol açabilir. Öte yandan Avrupa’da da iki yıl içinde birçok ülkede seçim var, ve bu ülkeler de Fransa ve İtalya gibi AB’nin yapıtaşı olan ülkeler. Bu seçimler AB’nin gidişatını belirleyecek. Son zamanlarda Avrupa’da yükselen aşırı sağ bu seçimlerle daha da güçlenirse, uluslararası ticaret sıkıntıya girer. İşte böyle bir ortamda, bu yıl kuruluşunun 25’inci yılını yaşayan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın fonksiyonu büyük önem kazanıyor. KEİ bu iki sorunlu bölgenin tam ortasında, bu iki kesimin karşılıklı etkileşimini sağlayan bir çeşit köprü görevi görüyor. Bu sene ilk yarıyılında Türkiye başkanlığı alacak. Bölgede Batı ve Doğu’yu bir araya getirme amaçlı bir rol üstlenmesini ve daha yakın iş birliğinin sağlanmasını amaçlıyoruz. Özal’ın Türkiye Başbakanı olduğu dönemde KEİ fikrini ortaya atan Türkiye’nin dönem başkanlığı, KEİ’nin doğu ile batı arasındaki köprü görevini güçlendirecektir.

“İş Birliklerimizi Önce Kendi Coğrafyamızda Yapmalıyız”

Dr. Mustafa Aydın – İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı

Karadeniz Ekonomik İş Birliği Teşkilatı, özellikle yakın bölgedeki ve Karadeniz havzasındaki ülkelerin ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel ve eğitim alanında iş birliğini öngören bir kuruluş. Türkiye ise bu teşkilatın fikir babası. Bu nedenle KEİ kaynaklı ilişkiler herkesten ziyade Türkiye için önemli. Takdir edersiniz ki öncelikle iş birliklerinizi kendi coğrafyanızda yapmak durumundayız. Kendi coğrafyanızda yapacağınız güçlü iş birlikleri daha sonra dalga dalga dünyanın diğer bölgelerini içerisine alacaktır. Türkiye 1 Ocak itibarıyla KEİ’nin 2017 ilk yarıyıl dönem başkanlığını üstlendi. Bu hem KEİ için hem de Türkiye için çok önemli bir gelişme. KEİ’nin bölgedeki aktivitesi Türkiye sayesinde daha da güçlenecek. Öte yandan Kıbrıs’ta çözüm için yürütülen çabalar ve olası bir birleşme durumunda KEİ’nin alacağı pozisyonun belirlenmesinde Türkiye önemli bir söz sahibi olacak. KEİ’nin, içinde yaşadığımız bu ateş çemberindeki fonksiyonunun geliştirilip derinleştirilmesi ve doğu ile batı arasındaki iletişim ve barış köprüsü durumunun güçlendirilmesinde herkes için büyük fayda var.

KEİ’nin Rolü Önemli

Faik Tunay – İstanbul Eski Milletvekili

Donald Trump’ın ABD başkanı seçilmesini kimse beklemiyordu. Zira Trump yapı açısından biraz Putin’e benziyor. Bu nedenle de Trump’ın göreve gelmesinden sonra ABD-Rusya ilişkileri bir süre sakin geçeceğini düşünüyorum. Bu ilişkilerde KEİ’nin uzlaştırıcı fonksiyon üstlenmesi de önemli.

Enerji Güvenliğini Sağlıyor

Prof. Dr. A. Sedat Aybar – İAÜ Öğr. Üyesi

KEİ’nin koordine ettiği bölge uluslararası enerji koridorlarının da bulunduğu bir bölge. Dolayısıyla KEİ’nin bu bölgede yerine getireceği fonksiyon, dünya enerji piyasaları ve enerji güvenliği açısından da kilit bir önem taşıyor. KEİ’de bu görevi 25 yıldır mükemmelen yerine getiriyor zaten.

KEİ Geleceği Belirleyecek

Ünal Çeviköz – Emekli Büyükelçi

KEİ bu yıl 25’inci kuruluş yıldönümünü kutluyor. Bu geçen 25 yıllık süre zarfında KEİ’nin geldiği nokta, KEİ’nin bölge barışı ve ekonomisi için ne derece önemli olduğunun kanıtı. KEİ yakın gelecekte de Eski Dünya dediğimiz bölgenin önemli bir bölümünün geleceğini belirleyecek.

KEİ’de Uzlaşma Dünya Barışını Sağlar

Egemen Bağış – AB Eski Bakanı

Türkiye aslında Batı’nın en doğulu Doğu’nun en Batılı ülkesidir. Böyle bir ülkenin KEİ gibi bir örgütte aktif rol oynaması bölge için de şanstır. Eğer KEİ içinde Türkiye’nin bu pozisyonu üzerinden bir uzlaşı sağlanabilirse KEİ, bölgede kronikleşmiş tüm sorunları çözerek dünya barışına büyük katkı sağlar.

KEİ Yeni Bir Ufuk Açıyor

Prof. Dr. Kenan Gürsoy – İAÜ Batı Araştırmaları Merkezi Müdürü

KEİ, üye ülkeler ele alındığında bizim tarihi ve kültürel coğrafyamızda derin bir birlikteliğe yol açıyor. Bunun doğu ve batı arasında bir köprü şeklinde değerlendirilebilmesi ekonomik ve siyasi anlamda dünya barışı adına önem taşıyor. Bu birlikteliğin, kültürel bir iş birliğine de açık olduğunu düşünerek dünyanın önünde yeni bir ufuk olarak ele alınması faydalı olacaktır.



Chairmanship-in-Office of Turkey; A Glimmer of Hope for the Peace in the World

Ambassador Michael B. Christides, General Secretary of  Black Sea Economic Cooperation Organization (KEI), participated the first meeting of Western Platform in 2017. Christides stated that Chairmanship-in-Office of KEI will be held by Turkey in the first half of 2017 and said that KEI serves as a bridge between the east and west.

Western Platform established under the Istanbul Aydın University Western Research and Application Center held it first meeting in 2017.  Ambassador Michael B. Christides, General Secretary of Black Sea Economic Cooperation Organization (KEI), attended to the meeting as a speaker  and besides the establishment and history of KEI, he talked about its function within the existing conjectural process.

In his speech, Christides underlined that Black Sea Economic Cooperation Organization has a very significant function during an era while the fundamentalism rises in the east, extreme right rises in the west, and reminded that Chairmanship-in-Office passes to Turkey in the first half of 2017, and stated that Turkey is one of the most significant and pioneering members of the organization and he said that “Idea of KEI was bandied about by Turkey first during the Özal period. Today international general secretary office is held by Turkey too. Therefore, I see Turkey as the headquarters of KEI

Turkey is very important for KEI

Michael B. Christides – General Secretary of KEI

Today, the position of BSEC on the regional policies is very significant. We faced with a multi-polar world after the Cold War. There is the USA at one side, Russia in the other, and China and EU in other sides. USA is tired and losing its power, or it seems like that. Trump elected as the president unforeseeable way. Against the principle established by Woodrow Wilson, ex-president of USA, and saying “Any international issue is an issue of the USA”, this might cause the USA to turn in on itself. Furthermore, there will be elections in many European countries within the next two years and these countries, like France and Italy, are the constituents of the EU. These elections will set the tone of the EU. If the extreme right, which have been in a rise in EU recently, become more powerful after these elections, international trade will get into hot water. Under such circumstances, the function of the Black Sea Economic Cooperation Organization, celebrating its 25th establishment anniversary this year, becomes very significant. KEI is in the middle of these two problematic regions, it serves as a bridge enabling the communication of these two zones. In the first half of this year, Turkey will hold the chairmanship-in-office. We aim that Turkey will take a role to bring the West and East and obtain closer cooperation. The chairmanship-in-office of Turkey, who bandied about the idea of BSEC during the period when Özal was the prime minister, will strengthen the BSEC’s mission to be a bridge between the East and the West. 

“We should Establish Cooperation in Our Region First”

Dr. Mustafa Aydın – President of Board of Trustees, İAÜ

Organization of The Black Sea Economic Cooperation, is an establishment for the cooperation of the countries especially within the surrounding regions and Black Sea Basin in economic, social, political, cultural and educational aspects. Turkey is the originator of this organization. Therefore, KEI originated relations are more significant for Turkey than any other countries. As you would appreciate, we have to build cooperation first in our own region. Strong cooperation within our own region shall spread in waves to the other parts of the world. As of 1 January, Turkey become the Chairmanship-in Office of KEI for the first half of 2017. This is a very significant development both for KEI and Turkey. Thanks to Turkey, activities of BSEC shall become more powerful in the region. On the other hand, Turkey will have an important role to determine the position of KEI in the efforts for a solution in Cyprus or in case of a possible merger. It is beneficial for everyone that BSEC develops and deepens its function in this chamber of fire, where we live in, and strengthen its position as a bridge of peace between the East and the West.

KEI’s Role is Important

Faik Tunay – Ex- MP of Istanbul

No one expected the election of Donald Trump as the president of the USA.  Because Trump resembles Putin from some structural aspects. Therefore, I think the USA-Russia relations will be calm for a while after Trump takes his office, In these relations, mediator role undertaken by KEI is also important.

It Enables the Energy Safety

Prof. Dr. A. Sedat Aybar – İAÜ Academic Member

The region coordinated by KEI also contains the international energy corridors. Therefore, the function to be performed by BSEC in the region, has a key importance for the world energy markets and energy safety. KEI has already performed this mission in the best way for 25 years.

KEI will Determine the Future

Ünal Çeviköz – Ex Ambassador

KEI celebrates its silver establishment anniversary this year. The point where KEI reached within this 25 year long period, is the proof for the importance of KEI for the peace and economics of the regions. KEI will continue to determine the future of the significant part of the region called Old World in the near future 

Compromise on KEI Leads the Peace of the World

Egemen Bağış – Ex EU Relations Minister

Actually Turkey is both the most eastern country of the west and the most western country of the east. An active role played by such country like in an organization like KEI is a chance for the region too. If a compromise can be reached in KEI with the help of this position of Turkey, KEI shall be able to solve all the chronic problems of the region and contribute the peace in the world. 

KEI Open Up New Horizons

Prof. Dr. Kenan Gürsoy – İAÜ Manager of Western Research Center

When the member countries are taken into consideration, KEI leads a deep synergy in our historical and culture geography. Benefiting from this, as a bridge between the west and the east, has a great significance for the peace of the world from political and economical aspects. Considering this collaboration is also open to cultural cooperation, it is beneficial to think it as a new horizon for the world. 

05.01.2017

Aydın Düşünce Platformu’nun Aralık ayı toplantısında Türkçe ve sorunları tartışıldı. Toplantıya ana konuşmacı olarak katılan AK Parti İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem, “Türkçe yetersiz bir dil değil, yetersiz olan Türkçeyi iyi kullanamayan bizleriz” dedi.

İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde bulunan düşünce kuruluşu Aydın Düşünce Platformu’nun Aralık ayı toplantısında Türkçe konuşuldu. Türkçe’nin tarihi, gelişimi, bugünkü sorunları ve bu sorunların çözümü için yapılması gerekenlerin tartışıldığı toplantıda ana konuşmacı olarak bulunan AK Parti İstanbul Milletvekili ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı Ekrem Erdem, Türkçe’nin birçok batı dilinden zengin olduğunu, dünya üstünde anadil olarak konuşulan beşinci büyük dil olduğunu ifade ederek, “Türkçe’nin bilim dili olma noktasında yetersiz kaldığı eleştirilerini kabul etmiyorum. Yetersiz olan Türkçe değil bizleriz” dedi.

“TÜRKÇE ANA SÜTÜMÜZ”

Toplantının açış konuşmasını yapan İstanbul Aydın Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necat Birinci, sözlerine “Türkçe bizim ana sütümüzdür” diyerek başladı. Türkçe’nin Türklerin milli varlığı olduğunu, dünya üstünde son Türk kalana kadar yaşayacağını söyleyen Birinci, “Bilimsel bir araştırmaya göre Türkçe, 3’üncü binyılda da yaşayacak olan 4 Avrupa dilinden biri olarak tespit edilmiş durumda. Geçmişe baktığımızda da 16’ncı yüzyılda Avrupalı tüccarlar, Osmanlı’da rahat ticaret yapabilmek için Türkçe öğrenirlerdi. Yeri gelmişken, Osmanlıca diye bir dil yoktur. Adı Osmanlı Türkçesi’dir, bunu da bilmemiz gerek. Türkçe’nin sivil toplum kuruluşları tarafından bir bayrak haline getirilmesi de çok önemsediğimiz ve mutlu olduğumuz bir durum” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE BİR KÜLTÜR SAVAŞI VERİYOR

Konuşmasının başında Türkiye’nin yıllardır bir çeşit kültür savaşı verdiğini ileri süren Erdem, “Bu savaşı kazanamazsak diğer hiçbir savaşı kazanamayız. Zira nereye gitsek vatandaşlarımız bize başta işyeri tabelaları olmak üzere birçok yerde kullanılan yanlış ve bozuk Türkçeden şikayet ediyor. Siyasetçi toplumun duyarlı olduğu konularda duyarlı olmak zorundadır. Bu nedenle biz de dil konusunda bir çalışma yapmaya karar verdik ve 2006 yılında Türkçe’nin sorunlarının araştırılması için bir araştırma önergesi verdik” diye konuştu. Söz konusu araştırma önergesini verirken bir parça endişelendiğini ifade eden Erdem, “Çünkü bu millet 60 yıldır dil üzerinden kavga etmiş. Yeni bir kavga çıkmasından endişelendim. Ancak kavga şöyle dursun, iktidarıyla muhalefetiyle tüm Meclis birlik oldu” ifadelerini kullandı.

Toplumdan talep edilmeyen hiçbir uygulamanın neticeye varamayacağının altını çizen Erdem, “Bu konuda en büyük örnek F klavyedir. F klavyeye başta itirazlar geldi. Ancak sonra o kadar benimsendi ki biz de hükümet olarak devlet dairelerinde F klavyeyi mecbur ettik. Şimdi Türk Standartları Enstitüsü’nün de çalışmasıyla bilgisayar üstündeki İngilizce kelimeli tuşlar da Türkçe olacak. Bu konuda üstünde çalıştığımız başka düzenlemeler de var. Örneğin sık sık tartışmalara sebep olan, ‘şapka’ dediğimiz inceltme işareti, yeni bir düzenlemeyle klavyelerde de yerini alacak. Artık ‘hala’ yazıp ‘hâlâ’ diye okumayacağız. Bundan başka Türk Lirası simgesi de klavyelerdeki yerini alacak. Ayrıca devlete alınacak yeni memur kadroları için yüzde 70 oranında Türkçe yeterliliği arayacağız. Mevcut nüfus memurları için de bir Türkçe kursu planlıyoruz. Bu kursu başarıyla bitirenler derece alacak, başarılı olamayanlar ise başka birimlere kaydırılacak. Zira öyle soyadlarıyla karşılaşıyoruz ki, adeta hakaret gibi. Bunun en önemli sebeplerinden biri nüfus memurlarının Türkçedeki yetersizliği” dedi. Türkçe’nin dünyanın en güçlü ve zengin dillerinden biri olduğunu ifade eden Erdem, “Türkçenin kendine güveni o kadar fazla ki, tüm dillerle korkmadan sakınmadan ilişki geliştirip kelime alıp verebiliyor. Bugün baktığınızda dünya üzerinde anadil olarak konuşulan beşinci dil Türkçe. Dolayısıyla Türkçe’nin ne bilim dili olarak, ne de bilişim dili olarak kullanılmasının önünde bir engel yok. Yetersiz deniyor. Yetersiz olan Türkçe değil, Türkçeyi doğru kullanamayan ve hakkını veremeyen bizleriz. Dil kimliğin bir parçasıdır. Dil varsa biz varız” şeklinde açıklamalarda bulundu.

“AYDINLAR TÜRKÇE’Yİ BERBAT ETTİLER!”

Türkçe’ye bugüne kadar en çok zarar verenlerin aydınlar olduğunu ileri süren Erdem, “Aydınlar güzel Türkçemizi berbat ettiler. Şimdiyse adına ‘plaza dili’ denen bir şey çıktı. Şahıs konuşurken herhangi bir şeyin Türkçesini hatırlayamıyor, onun yerine İngilizcesini kullanıyor, zamanla bunu alışkanlık haline getirip Türkçe cümlelerin arasında birçok İngilizce kelime kullanarak konuşmaya başlıyor. Sonra, inşaat firmalarımızın geliştirdiği konut projelerinin isimleri, hepsi birer felaket. Bundan başka bazı markalarımız Türkçe ifadelerin arasında yabancı dilden kelimeler sokarak, ya da Türkçe bir ifadeyi yabancı dil yazı kurallarına göre yazarak markalar üretiyorlar. Sözgelimi ‘paşa’ yazacak yerde ‘pasha’ yazıyorlar. Bu son derece yanlış bir anlayış. Bizim evvela kendimize saygımızın olması lazım. Ürettiğimiz ürün alanında başarılıysa ona koyduğunuz ismin çok da önemi kalmaz. Sosyal medyaya hiç girmiyorum bile. Bir de televizyonda ve sinemada kullanılan Türkçe var ki, o da ayrı bir sorun. ‘Tercüme Türkçesi’ denen bir şey var ki dilimize en büyük zararlardan birini de bu veriyor” ifadelerini kullandı.

Türkçenin sorunlarının çözümü için Türk Dil Kurumu’nun etkin olarak görevlendirilmesi gerektiğini söyleyen Erdem, “Türkçe’nin matematiği de, müzikalitesi de bilim dili ve bilişim dili olmaya çok uygun. Yeter ki biz çalışalım ve üretelim. TDK zaman zaman ürettiği kelimeler nedeniyle eleştiri de aldı. Ancak biz kelime türetmekten yine de çekinmemeliyiz. Bunun kararını da vatandaş verir zaten. Beğendiğini alıp günlük yaşama yerleştirir, beğenmediğini kullanmaz” dedi.

YABANCI DİLLE EĞİTİM Mİ, YABANCI DİL EĞİTİMİ Mİ?

Daha sonra söz alan konukların Türkçe konusunda en çok önemsediği sorunun “yabancı dille eğitim” olması dikkati çeken bir unsur olarak öne çıktı. İAÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Karaağaç “Yabancı dille eğitim bir müstemleke zihniyetidir. Bir an önce bundan vazgeçmemiz lazım. Zira bu konuda büyük bir sahtekarlık söz konusu. Bu eğitimden geçen öğrenci ne kendi dilini öğrenebiliyor, ne de yabancı dili öğrenebiliyor. Diller en iyi çeviri düzleminde kıyaslanabilir” derken, İAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi ve ünlü televizyoncu Fuat Kozluklu ise “Dünyanın hiçbir ülkesinde yabancı dille eğitim diye bir şey yok” diye konuştu. İAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Hakkı Aydın sözlerinde “İnsanlar anadilleriyle düşünür ve rüya görürler” ifadelerine yer verirken, TBMM Eski Başkanvekili Yasin Hatiboğlu ise “Bir millet daha kendi anadilini bilemiyorsa, daha başka ne denebilir ki” ifadelerini kullandı. Öte yandan İAÜ Ortadoğu ve Kafkasya Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu Türkiye ve Türk dünyası arasında ortak bir dil ve alfabe geliştirilmesi gerekliliğinin kültür bağlarını korumak ve güçlendirmek açısından önemine değinirken, İAÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şuayip Karakaş ise “Bizdeki test usulü sınav sevdası yüzünden liseden gelen öğrenciler resmen Türkçe bilmeden geliyorlar. Ders kitaplarındaki Türkçe’ler dökülüyor. Öte yandan bir ülkede eğitim resmi dilde yapılır. Başka bir dilin eğitim dili veya ikinci resmi dil yapılması çok tehlikeli” dedi. Öte yandan “yabancı dille eğitim” ile “yabancı dil eğitimi” arasındaki farkın da üzerinde durularak, yabancı dil eğitiminin muhakkak devam etmesi, hatta teşvik edilmesi düşüncesi de paylaşıldı.

“TDK FABRİKA GİBİ ÇALIŞMALI”

Son olarak söz alan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın ise, ünlü yazar Attilâ İlhan’ın “Bir sözcük, ülkenin en ücra köyünde bile anlaşılabiliyorsa, o sözcük Türkçe’dir” ifadeleriyle başladığı konuşmasında “Türkçe’yi sadece batı dillerinin değil, doğu dillerinin de boyunduruğundan kurtarmamız gerekiyor. Tabii bu noktada konuya hem bilimsel, hem de gerçekçi yaklaşmak gerekiyor. Yani dile yerleşmiş, herkesin anladığı yabancı kelimelerle bir mücadelemiz olmamalı. Öte yandan eski dili yeniden gün yüzüne çıkarıp yeni nesle öğretmeye kalkmak ya da o dile dönmeye çalışmak da doğru bir yaklaşım olmaz. Türk Dil Kurumu bu konuda adeta bir fabrika gibi çalışmalı. Olabildiğince çok kelime türetmeli. Son kararı da halk verir zaten. Aksi takdirde dilimize yazık ederiz” şeklinde konuştu.



“It is not Turkish Language that is Inadequate, It is Us!”

Turkish Language and its issues were discussed during the December meeting of Aydin Dusunce Platform, a think tank established at IAU. Participated at the meeting as the main speaker, AK Party Istanbul Member of the Parliament Ekrem Erdem said, ” Turkish language is not an inadequate language, we are the ones who do not use Turkish properly.”

Established within Istanbul Aydin University, Aydin Dusunce Platform, a think tank, discussed Turkish language during its December meeting. Turkish language’s history, development, today’s issues and solutions to those issues were discussed during the meeting. Stating that Turkish language is richer than many other western languages and the fifth language spoken by the most people, AK Party Istanbul Representative and Turkish Language and Literature Association president Ekrem Erdem said, ” I do not accept the criticism that Turkish is inadequate as being a language of science. It’s not Turkish language, it is us who are inadequate.”

“TURKISH LANGUAGE IS OUR NATIONAL VALUE”

Delivering the opening speech, Istanbul Aydin University chairman of the Department of Turkish Language and Literature Necat Birinci, Ph.D., started out his speech by saying, “Turkish language is our national value.” Stating that Turkish is our, Turks, national value that it will survive until the last Turk lives, Professor Birinci said, ” According to a scientific research, Turkish language will be the 4th European language to survive during the 4th millennium. Looking back, we see that European merchants used to learn Turkish in order to do business with Ottoman Empire. By the way, there is no such language as Ottomon. It is Ottoman Turkish. We should all know that.”

TURKEY IS IN A CULTURE WAR 

Claiming that Turkey has been somewhat in a culture war for years, Erdem said, ” If we can’t win this war, we would never win any other wars. Our citizens complains about misuse of and broken Turkish. A politician must be sensitive to whatever the society is sensitive about. For this reason, we decided to conduct a work about language and in 2006 we offered a resolution to study the issues of Turkish language. Because our nation have fought over 60 years over language. I was worried about another fight to break out. Not only any fight or argument broke out, the whole parliament got together as a whole.”

Underscoring that no implementation that is not demanded by the society can reach any result, Erdem said, ” F keyboard is the biggest example of this. There were some rejections against F keyboard. But after a while it was adopted by a majority and we have switched to F keyboard at government offices. With the work conducted by Turkish Standards Institute (TSE) some of the keys on the keyboard will be changed to Turkish. The Turkish Lira sign will be on the keyboard as well. New employees of state enterprises and institutions will be required to know 70% Turkish. We are also planning to have Turkish language courses for sitting state officials. Those who successfully complete these classes will be promoted otherwise will be transferred to other units. We sometimes encounter with such last names that sound like an insult. The reason for that is because the officials do not speak Turkish properly.” Stating that Turkish is one of the richest and powerful language in the world, Erdem added, ” Turkish language is so self confident that it can exchange words from other languages without any fear. Today, Turkish is the fifth language spoken as a native language. So, there is no obstacle for Turkish to be a language of science or a language of informatics. They say it is inadequate. It’s not Turkish that is inadequate, it is us who use it improperly. Language is part of an identification. If there is language it means we exist.”

“INTELLECTUALS HAVE RUINED OUR LANGUAGE”

Claiming that intellectuals are the ones who damaged Turkish language the most, Erdem said, ” Intellectual people have ruined our language. Now there is this concept of “plaza language” which is use of English words instead of Turkish words. There is also this disaster of the names of the residential projects. Some of the brands mix foreign words with Turkish words or spell Turkish words as foreign words such as ‘pasa’ and spell it as ‘pasha’. This is very wrong. We need to respect ourselves first. If the production we manufacture is successful in its field, the name of it does not matter. I don’t even want to talk about social media. There is also this Turkish used on TV and cinema which is another issue. The most harm is done with “Translation Turkish” concept.”

Stating that Turkish Language Institute should work effectively to solve the issues of Turkish, Erdem said, “The mathematics and music quality of Turkish are suitable to become a language of science and informatics. As long as we work hard and produce. TDK was often criticized for the words it produced. But we should never hesitate of producing words. This decision is made by our citizens only. They use the words they like or not use the ones they don’t like.”

EDUCATION WITH FOREIGN LANGUAGE OR FOREIGN LANGUAGE EDUCATION?

One of the issues about Turkish language brought up by the attendees to the meeting was “education with foreign language.” Gunay Karaagac, a professor at IAU Department of Turkish Language and Literature, said, ” Education with foreign language is a mindset of colonization. We need to abandon this idea immediately. There is also a matter of fraud in this issue. A student who goes through such an education neither learns the foreign language in question nor does he learn his native language. Languages can be compared on a level of translation.” IAU Faculty of Communications Lecturer and a famous TV programmer Fuat Kozluklu said, ” There is no such thing as education with a foreign language at anywhere in the world.” IAU Vice Rector Ibrahim Hakki Aydin, Ph.D., said that people think and dream in their own language.” Former vice chair of TBMM Yasin Hatiboglu, “What can be said about a nation who does not know their own language.” IAU Middle East and Caucasus Research Center Director Kamil Veli Nerimanoglu, Ph.D. emphasized the importance of developing a common language and alphabet among Turkey and Turkish nations in order to strengthen and protecting the cultures ties. Suayip Karakas, professor at the faculty of Arts and Sciences at IAU said, “Because of multiple choice exams graduates of high schools come to colleges without knowing Turkish. Turkish used in textbooks is terrible. Moreover, education in a country must be given in a natural language. It is very dangerous to make another language a country’s education language or the second official language.” Distinction between “education with a foreign language” and “foreign language education” must be made and foreign language must be taught and supported.

“TDK MUST WORK LIKE A FACTORY”

Speaking at the meeting, Istanbul Aydin University President Dr. Mustafa Aydin started out his speech by saying, ” If a word is well understood at a distant village that word must be Turkish,” and added, ” We must save Turkish not only from western languages but also from eastern languages. We need to approach to the matter scientifically and realistically. So, we must not fight with those words that are understood by everyone. It is also not right to bring back an old language and make it used by the new generation. Turkish Language Institution must work like a factory on this matter. They must produce new words as much as they can. The last decision will be made by the public anyway. Otherwise we will just ruin our language.”

23.12.2016

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ), Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından bu yıl ilk defa gerçekleştirilen “Türkiye’nin 500 Büyük İhracatçısı” araştırmasının, uluslararası öğrencilerden elde edilen döviz getirisi rakamlarıyla sıralaması belirlenen “Eğitim Hizmetleri” kategorisinde ikinci oldu.

Uluslararası üniversite olma hedefine emin adımlarla ilerleyen İAÜ’nün bu yöndeki çalışmaları, Türkiye’nin en büyük ekonomik sivil toplum kuruluşlarından Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından da onaylandı.
Hizmet ihracatı kavramını 2010 yılında ilk olarak İAÜ’nün gündeme getirdiğini hatırlatan İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

“Yabancı öğrenciler ekonomiye ciddi katkılar sağlıyor”

“Son dönemlerde hizmet ihracatı, ürün ve mal gibi ülkelerin ekonomisinde çok önemli bir yer tutuyor. Bilişim, eğitim, sağlık, eğlence, yazılım ve lojistik gibi hizmet sektörlerinde artık insanlar konseptlerini, düşüncelerini, akıllarını ve yazılımlarını ihraç ederek ülkelerine çok ciddi şekilde döviz girdisi sağlıyorlar. Bugün baktığınızda Türkiye’ye ortalama 140 milyar dolarlık bir ihracatımız var. Bu 140 milyar doların yaklaşık 50 milyar doları hizmet sektörü tarafından karşılanıyor. Her geçen gün daha da artması gerekiyor. O anlamda bizler de eğitim sektörü ve DEİK Eğitim Ekonomisi İş Başkanı olarak Türkiye’ye uluslararası öğrenci kazandırmak için üniversitelerimizle beraber uzun yıllardır çalışmalar yapıyoruz. Tabi İstanbul Aydın Üniversitesi bu konudaki çalışmalara en başta yürütüyor. Şu anda üniversitemizde 4 bin uluslararası öğrencimiz var. Her gelen öğrencinin hazırlık dahil 5 yıl okuduğunu varsayarsak eğer aslında 20 bin öğrenciye tekabül ediyor. Bu anlamda 20 bin öğrenci farklı alanlarda ülkeye ekonomik anlamda katkı sağlıyor. Çünkü bu öğrenciler aynı zamanda diğer sektörlere de yatırım yapıyorlar. Ev tutuyor kira ödüyor, perakende sektörüne ödeme yapıyor, turizm ve sağlık sektörüne de aynı şekilde kazandırıp ülke ekonomisine katkı sağlıyorlar. Bir de bunun üzerine bu öğrencilerin kendi ülkelerine dönerken bu ülkenin fahri büyükelçileri ve Türkiye sevdalısı olarak dönmelerini de eklememiz lazım. Nereden bakarsanız bakın birçok anlamda yabancı öğrenciler Türkiye’ye ciddi anlamda katma değer sağlıyorlar. İAÜ de bu anlamda çok ciddi çalışmalar yapan üniversiteler arasında yer alıyor. Bu yüzden eğitim kategorisinde Sayın Başbakanımızın ve değerli bakanlarımızın katılımıyla TİM’in ödül töreninde biz de 2. sırada yer aldık. Bu aslında üniversitemizde bulunan herkesin başarıdır.”

 “Türkiye eğitim anlamında dünyada büyük ülkelerle rekabet edebilecek durumda”

Aynı zamanda yurt dışındaki öğrencilerin neden eğitim için Türkiye’yi seçtiklerini de değerlendiren Aydın, “Uluslararası öğrenciler için Türkiye aslından bir cazibe merkezi. Hem coğrafi hem de kültürel ve tarihi olarak gerçekten değerli. Bunun yanı sıra Türkiye eğitim anlamında da artık dünyada diğer büyük ülkelerle rekabet edebilecek duruma geldi. Şu anda ilk 500’un arasında 15 kadar üniversitemiz mevcut. Bundan 10 yıl öncesinde bu rakam 1 ya da 2 idi. Bu başarıyı doğuran aslında birçok sebebimiz var. Yani Türk üniversitelerinin kaliteyi her gün biraz daha arttırmasının yanı sıra ulaşım ve yaşam kolaylığı ve Türk insanının sıcakkanlı olması da çok büyük etkenler içerisinde. Biz de İAÜ olarak bugün 84 farklı ülkenden 4 bin öğrencimize ev sahipliği yapıyoruz. Gerçekten Türk üniversiteleri iftiharlar söyleyebiliriz ki onur ve gurur duyabileceğimiz seviyedeler” şeklinde konuştu.



IAU Receives “Education Services Export” Award from TIM

Istanbul Aydin University has received the second place in “Education Services” category  of the research conducted by Turkish Exporters Assembly titled ” Top 500 Biggest Service Exporter”

Istanbul Aydin University’s works towards becoming an international university was confirmed by TIM which is one of the biggest economic non-governmental organization. Istanbul Aydin University has received the second prize in the category of “Education Services” determined by the foreign exchange income of international students, a research conducted by Turkish Exporters Association titled ” Top 500 Biggest Service Exporters”  for the first time this year. 

“We Are on the Right Track and We Will Go Further”

Speaking at the award ceremony at Hyatt Regency Hotel on Saturday, December 24, 2016, the president of IAU Dr. Mustafa Aydın said, ” We have brought up the concept of service export in 2010. We are really happy to see that our recommendations and offers were approved at these areas. Moreover we are really glad to receive the second prize on Education Services as Istanbul Aydin University. We, as a university, have already came up with the concept of “education diplomacy”  and aspired to be an international university vision. We see this prize as a cornerstone to reach our goals. This means we are on the right track. However we never see ourselves adequate at the place where we stand today. We will continue to work to get more financial support from International education budget. We will be more active with more international students.

MINISTRIES HANDED OUT THE AWARDS

Within the scope of the research  33 service exporters champions from 11 different sectors were rewarded.  Vice Prime Ministers Nurettin Canikli, Mehmet Şimşek, Veysi Kaynak; Minister of Family and Social Policies Fatma Betül Sayan Kaya; Minister of Science, industry and Technology Faruk Özlü; Minister of Finance Nihat Zeybekçi; Minister of Youth and Sports Akif Çağatay Kılıç; Minister of Customs and Trade Bülent Tüfenkçi; Minister of Culture and Tourism Nabi Avcı; Minister of Health Recep Akdağ have given rewards to service export champions. Top ten institutions that have exported the most have received their awards from Prime Minister Binali Yıldırım.             

25.12.2016

UFRAD Franchise  Derneği yönetim kurulu toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda Yurtdışı yatırımlarda fırsatlar ve sorunlar yuvarlak masa toplantısının gündemini oluşturdu.İlk olarak, UFRAD Franchising Derneği Genel Başkanı Dr. Mustafa Aydın güncel konuların üstünde değerlendirmelerde bulundu.

Franchise zincirlerinin gelişmesindeki en önemli etkenin yönetim olduğuna dikkat çeken Dr. Aydın, “Vasat yönetilen bir zincir büyüyemez, markalaşamaz, hatta rakipleri büyüdükçe o küçülür. İyi yönetilen bir zincir sıfırdan yola çıksa bile marka olur. Alışveriş merkezlerinin markalara yer vermesi de, franchise zincirlerinin gelişmesindeki en önemli etkenlerden biri. Müstakil perakendecilerin sürekli yaptıkları hatalar ve ihmaller, franchise zincirlerin tüketiciler tarafından tercih edilmesindeki ve gelişmesindeki diğer bir önemli etken” UFRAD olarak franchise veren zincirlerin ülkemiz ekonomisine kalıcı fayda sağlaması için franchise sistemlerini tam kurmalarını ve doğru işletmelerini gerekli görüyoruz, eğitimlerimizle destekliyoruz, sistem değerlendirme programı ile markalarımızı dünya standartlarına taşıyoruz. Öncelikli hedefimiz markalarımızın global pazarlarda hakettikleri yeri almaları için çalışmalarımıza devam etmek ve Türkiye ekonomisine daha fazla katkı sağlayabilmektir” dedi.


UFRAD BOARD MEETING

Investment issues and opportunities abroad were discussed during the meeting. UFRAD Franchising Association President Dr. Mustafa Aydin said, ” A Franchise with a poor management cannot become a brand and grow. It only shrinks when its rivals grow. A franchise can become a brand once it is managed effectively. Shopping malls that allow brands to have shops is one of the most effective factors for franchises to grow. The mistakes and negligence committed by individual franchises is another factor that effects the growth and consumer’s preference for franchises. As UFRAD, we think its necessary to set up franchise system in a right way and manage them correctly to have a permanent effect on our country’s economy, support it with our training programs and bring our brands to world standards with our system evaluation program. Our main goal is to bring our brands to global markets where they well deserve and contribute to Turkish economy.

21.12.2016

background

Twitter'da takip edin

Haberler, güncellemeler ve bilgilendirmeler için takip edin.

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image

Instagram'da takip edin

TAKİP ET @profmustafaaydin