KİTAPSIZ KÜTÜPHANE, KÜTÜPHANESİZ OKUL KALMAYACAK – Büyükçekmece Gazetesi-25.06.2013-s. 7

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın; “Bugün aranızda bulunmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Sayın valimizle İstanbul’da görev yaptığı dönemde birlikte önemli projelere imza attık. Şimdi de bize imkan sağlayarak bu okulumuza katkı yapmaya çalıştık. Bizleri çok iyi ağırladılar. Kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Ben Trabzonluyum, ancak kendimi bir Siirtli olarak görüyorum. Kızım bir Siirtli ile evlidir. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyorum. Kurulan bu köprüler çok önemlidir” diye konuştu.

EZBERCİ DEĞİL SORGULAYAN BİREY – Cumhuriyet-11.05.2013-s9

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Aydın eğitimde hedeflerini anlattı Ezberci değil sorgulayan birey LEYLA TAVŞANOGLU Heniiz altı yıllık bir üniversite. Ama şimdiden etki alanını genişletmiş. Köklü bir altyapısı var. Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın eski bir Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu öğretmen. Önce bütün Türkiye’de dershaneler ağını kurmuş. Ardından bir meslek yüksekokulu açmış. Derken 2007’de İstanbul Aydın Üniversitesi’ni yaratmış. Yıllar alan bu zorlu yolu Dr. Mustafa Aydın şöyle anlatıyor: – Sizin aklınıza bir meslek yüksekokulu kurmak nereden geldi? M.A.- 2000’li yılların başında Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Dairesi Başkanı Bener Çordan beni Ankara’ya çağırdı. Bir meslek yüksekokulu kurmamı tavsiye etti. Şaşırmıştım. Devletin o kadar meslek yüksekokulunun kontenjanları boşken nasıl özel meslek yüksekokuluna kontenjan alabilecektik? İnanmış bir kadroyla yola çıktık. Sonuçta Anadolu Bil Meslek Yiiksekokulu’nu kurduk. Eğitim müfredatlarını oluşturduk. Uygulamalı eğitimi hayata geçirdik. 2003 yılında öğrencinin haftada asgari iki gün eğitim aldığı alanda bir işyerine gidip orada uygulama yapmasını öngördük. Bu da öğrencinin daha mezun olmadan çok rahat iş bulmasını sağladı. Bugün Anadolu Bil Meslek Yüksekokulumuzdan 18 bin mezunumuz var. Bunların yüzde 86’sı da çalışıyor. Biz Türkiye’de olmayan bir sistemi, uygulamalı eğitimi hayata geçirdik. Bundan önce 1994’te Bil Dershaneleri’ni kurmuştum. Şu anda Türkiye’nin her tarafında 200 bine yakın öğrencimiz var bu dershanelerde. 2007’de İstanbul Aydın Üniversitesi’ni kurdum. Bugün Türkiye’nin en büyük üniversitesi haline geldi. Ben çıraklık öncesi eğitimden başladım. Sonra çırak, ardından kalfa oldum. Şimdi ustalığa doğru yürüyorum. Önümüzdeki yıl İstanbul Aydın Üniversitesi’nde artık Tıp Fakültesi’ni de hayata geçireceğiz. Ben otuz beş yıllık biDR. MUSTAFA AYDIN Trabzon, 1956 doğumlu. Hem askeri okul hem de AÜ Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde yükseköğrenimini yaptı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde görev yaptı. Yurtdışında uzun yıllar askeri ataşe olarak çalıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden öğretmen subay olarak 1996’da emekli oldu. Mısır’da askeri ataşe olduğu yıllarda Kahire Üniversitesi’nde Endülüs kültürü konusunda doktorasını yaptı. 1995’te Bil Dershaneleri’ni kurdu. Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu adıyla bir meslek yüksekokulu kurdu. 2007’de de İstanbul Aydın Üniversitesi’ni hayata geçirdi. rikimimi böylece hayata geçirdim. – Üniversitenin konumundan söz eder misiniz? M.A.- İstanbul Florya’da yaklaşık 170 bin metrekare kapalı alanı, 80 bin metrekare açık alanı olan bir kampusumuz var. Çok zengin bir laboratuvar kompleksine sahibiz. Deprem, gen, tıp bilimleri, tekstil, haberleşme laboratuvarlarımız var. Çok güçlü bir teknik altyapımız var. Yabancı uyruklu hocalarımızın yanı sıra yurtdışında, ABD’de eğitim görmüş Türk öğretim üyelerimiz bulunuyor. Üniversitenin örgün eğitim alan 22 bin öğrencisi var. On bine yakını da uzaktan eğitim alıyor. On bin öğrenciyi de yaşam boyu eğitim merkezinde her yıl eğitiyoruz. Bu, sektörlere vermiş olduğumuz eğitim. Yani toplam 45 bin kadar öğrenci oluyor. Dershanelerdeki öğrencilerimiz bunların dışında. – Üniversite-sanayi işbirliği nasıl gidiyor? M.A.- Sanayi sektörüyle iyi ilişkilerimiz var. İşe yerleştirme oranımız çok yüksek. Türkiye yıllarca ezberci eğitimin getirmiş olduğu handikaplar içinde boğuldu. Öğrenci almış olduğu teorik bilgiyi hiçbir zaman pratiğe dönüştüremedi. Üniversitelerin yapılandırılmasındaki çarpıklık da olumsuz bir etken oldu. Bizim kurumlarımız, yani üniversiteler doğru biçimde yoğurulsalardı, doğru biçimde şekillendirilmiş olsalardı bugün bizi rahatsız eden hiçbir konu karşımıza çıkmazdı. Yıllarca kapalı kapılar arkasındaki hapishanelere dönüştürülen üniversitelerden zaten daha fazla bir şey beklemek olanaksızdı. – Yani bizim üniversiteler onlarca yıl dünyadan bihaber bireyler mi yetiştirdi? M.A.- Bakın, bu topraklardaki üniversite kültürü 1100’lü yıllara kadar uzanıyor. Bugün dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında neden bu topraklardan çıkma üniversiteler yok? Çünkü yapıda bir bozukluk var. Biz yaşayan bir eğitimi öğrenciye vermiyoruz. Biz ezbere dayalı, öğrencinin hayatı boyunca asla ihtiyaç hissetmeyeceği bilgilerle onun kafasını dolduruyoruz. Bu çöp tenekesi gibi doldurma yöntemidir, deyim yerindeyse… Kurbağanın sindirim sistemi, yılanın kabuk değiştirmesi, arının petek gözünün kesiti gibi. Biz bu gibi gereksiz bilgilerle öğrencinin kafasını yorarak onu üniversiteye sokuyoruz. Öğrenci üniversiteye girdiği zaman zaten beyni yorgun. Öğrenci asal sayıları bilmiyor; uygulamadan bihaber. İşte, bu eksiklikleri dikkate alarak eğitim sistemimizi değiştirdik. Bugün iddia ediyorum ki bu sistemi Türkiye’de uygulayan hiçbir üniversite yok. – Peki, başlangıçta hiç tepki almadınız nıı? M.A.- İlk günlerde akademik personelimizin birçoğu buna karşı çıktı. “Biz öğrencileri izleyemeyiz. Haftada iki gün işyerlerine gidip gitmediklerini nasıl izleyeceğiz?” dediler. Ama bugün AB ülkeleri tarafından hem diplomalarımız hem de sertifikalarımız kabul ediliyor. Uygulamalı eğitimi de krediye dönüştürdük. Yani öğrenci bir işyerine gittiği zaman her saati ders saati olarak kaydediliyor. Her ay oradan geri besleme alıyoruz. Amirinden öğrencimizin işyeriyle nasıl bir uyum içinde olduğu, iş ahlakına, iş yapma özelliklerine sahip olup olmadığı bilgilerini ediniyoruz. Bu bilgilere göre de öğrencilerimizi ve programlarımızı yeniden şekillendiriyoruz. Öğrenci işyerine misafir sanatçı olarak gitmiyor. Yarın bu insanların bana iş teklif etmeleri gerekir, mantığıyla oraya gidiyor. Sonuç olarak bütün bu uygulamalarımız bugün bizi geldiğimiz noktaya ulaştırdı. ‘KURUMUMUZU PROTESTO ETTİRİRİZ’ I YILDA 800 ETKİNLİK DÜZENLENİYOR – Sizin öğrenci buluşma günleriniz olduğunu duydum… M.A.- Evet. Hem rektörümüzün hem de benim var. Her ay rektörümüz öğrencilerimizle buluşur. O buluşmalarda öğrenciyi sınırsız dinleriz. Bu her ay aksatılmadan gerçekleşir. Tvvitter’da benim 28 bin takipçim yar. Bunların yüzde 70-80’i öğrencidir. Öğrenci tvvitter’dan gece 3’te bana yazar. Sabah üniversiteye geldiğinde o sorunu çözülmüştür. Biz zaman zaman öğrenciye kendi kurumlarımızı bile protesto ettiririz. – Nasıl? M.A.- Örneğin kantini kirli gördüm diyelim. Öğrencilere aynen, “Siz nasıl böyle kirli bir yerde oturuyorsunuz? Ben olsam burayı kullanmam. Ücret ödüyorsunuz. O zaman da size birinci sınıf servis vermek zorundalar. Bunu yapmıyorlarsa bu kantini kullanmayacaksınız” diyorum. Ben öğrencilere böyle çok kantin protesto ettirdim. Biz ancak sorgulayan, hakkını arayan öğrenciler yetiştirirsek yarın Türkiye’yi çağdaş ülkeler düzeyine getirebiliriz. Üniversal bir felsefe içinde, asla dil, din, ırk ayrımı yapılmaksızın dünya insanı yetiştirmeye çalışıyoruz. – Bir yıl içinde çok yoğun etkinlikler yapıyorsunuz. Bunları anlatır mısınız? M.A.- Bir yıl içinde 700-800 etkinlik düzenliyoruz. Demek ki bir günde dört-beş etkinlik birden gerçekleştiriyoruz. Bu insanları geleceğe hazırlıyoruz. Öğrencilerimizin siyasi olaylara, dünyaya, ekonomik gelişmelere ilgi duymaları lazım. Dünya insanı yetiştirmek istediğimizin altını çiziyorum. Bugün üniversitemizde 800 yabancı öğrenci okuyor. Önümüzdeki yıl bu sayı 1500’e çıkacak. Şili’den, Güney Afrika’dan, Güney Kore’den, Rusya’dan, İspanya’dan, Avustralya’dan, dünyanın her tarafından öğrenci bize geliyor. Ama yoğunluk esas Balkanlar, Ortadoğu ve Türki cumhuriyetlerden. Asla din, dil, ırk farkı gözetmediğimizi söylemiştim. Eğitim kurumlarımızda verilen, Hipokrat yemini etmiş bir tıp doktorunun etik değerleridir.

KİTAPSIZ KÜTÜPHANE, KÜTÜPHANESİZ OKUL KALMAYACAK‘ – Hürses-29.06.2013-s8

 Siirt’i ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkam Dr. Mustafa Aydın ise, “Öncelikle Onur Hocamıza teşekkür ediyorum. Burada kütüphane kurmamıza vesile olduğu için. Bugün aranızda bulunmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Sayın Valimizle İstanbul’da görev yaptığı dönemde birlikte önemli projelere imza attık. Şimdi de bize imkan sağlayarak bu okulumuza katkı yapmaya çalıştık. Bizleri çok iyi ağırladılar. Kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Ben Trabzonluyum, ancak kendimi bir Siirtli olarak görüyorum. Kızım bir Siirtli ile evlidir. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyorum. Kurulan bu köprüler çok önemlidir” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN DÜNYAYA AÇILAN AYDINLIK YÜZÜ  – Sabah-10.07.2013 S.10

İSTANBUL Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın: İstanbul Aydın Üniversitesi’nde öğrenim gören ve görmüş gençlerimiz çok iyi bilirler, fırsat buldukça bir araya gelir, onların eğlencelerine ve sohbetlerine dâhil olmaya çalışır, tecrübe ve deneyimlerimi onlarla paylaşırım. Her zaman söylediğim ve özümsemelerini istediğim şey şudur ki; “Bir adım atmak için bin adımı göze alanlar yolların hükümdarıdır”. Hayatın çetin ve meşakkatli yollarında adımlarınızı nereye ve neye doğru attığınızı iyi bileceksiniz, başarıyı yakalarsanız, her şey peşi, sıra gelecektir. Kavradığınız başarı formülü her alanda fırsat kapılarını size açacak ve sizi amacınıza ulaştıracaktır. Siz ne yapmak istediğinizi bilir ve o doğrultuda kendinizi geliştirirseniz aranan birey olursunuz. Ulaşmak istediğiniz nokta sizden bir diploma da isteyebilir, iki de üç de… Elbette ki birden fazla diploma sahibi olmak güzel bir şey, olunmalı da… Ama bu ülkenin bilgiyi ürüne dönüştürecek kuvvetli zihinlere hızla ihtiyacı var. Bu ihtiyaca cevap vermek bu topraklar üzerinde yaşayan her bireyin borcudur.

KİTAPSIZ KÜTÜPHANE, KÜTÜPHANESİZ OKUL KALMAYACAK – Son Saat-25.06.2013-s. 5

İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın; “Bugün aranızda bulunmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Sayın valimizle İstanbul’da görev yaptığı dönemde birlikte önemli projelere imza attık. Şimdi de bize imkan sağlayarak bu okulumuza katkı yapmaya çalıştık. Bizleri çok iyi ağırladılar. Kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Ben Trabzonluyum, ancak kendimi bir Siirtli olarak görüyorum. Kızım bir Siirtli ile evlidir. Bundan da büyük bir mutluluk duyuyorum. Kurulan bu köprüler çok önemlidir” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN DÜNYAYA AÇILAN AYDINLIK YÜZÜ – TAKVİM-10.07.2013-S.4

İSTANBUL Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın: “İstanbul Aydın Üniversitesi’nde öğrenim gören ve görmüş gençlerimiz çok iyi bilirler, fırsat buldukça bir araya gelir, onların eğlencelerine ve sohbetlerine dâhil olmaya çalışır, tecrübe ve deneyimlerimi onlarla paylaşırım. Her zaman söylediğim ve özümsemelerini istediğim şey şudur ki; “Bir adım atmak için bin adımı göze alanlar yolların hükümdarıdır”. Hayatın çetin ve meşakkatli yollarında adımlarınızı nereye ve neye doğru attığınızı iyi bileceksiniz, başarıyı yakalarsanız, her şey peşi sıra gelecektir. Kavradığınız başarı formülü her alanda fırsat kapılarını size açacak ve sizi amacınıza ulaştıracaktır. Siz ne yapmak istediğinizi bilir ve o doğrultuda kendinizi geliştirirseniz aranan birey olursunuz. Ulaşmak istediğiniz nokta sizden bir diploma da isteyebilir, iki de üç de… Elbette ki birden fazla diploma sahibi olmak güzel bir şey, olunmalı da… Ama bu ülkenin bilgiyi ürüne dönüştürecek kuvvetli zihinlere hızla ihtiyacı var. Bu ihtiyaca cevap vermek bu topraklar üzerinde yaşayan her bireyin borcudur.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ AVRUPA’YI FETHETTİ – Yurthaber-09.07.2013-s. 6

Siyaset Akademisi Avrupa’ya katılan öğrencilere sertifikalarını veren İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Siyaset Akademisi Avrupa, öğrencilerimize yurt dışı bilgi ve becerilerini geliştirmek için önemli bir fırsat oldu. Paris ve Brüksel’in eşsiz kültür, sanat ve mimarisi eşliğinde hem gezme, hem de alanında uzman isimlerle birebir tanışma imkanı bulan öğrenciler de programa interaktif olarak katkıda bulundular. Yoğun temaslar sonrası Türkiye ve dünya siyaset gündemine damgasını vuracak başlıklar da ortaya çıktığını görüyorum” dedi.

KİTAPSIZ KÜTÜPHANE, KÜTÜPHANESİZ OKUL KALMAYACAK – İstiklal Gazetesi-27.06.2013-s2

Siirt’i ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Mustafa Aydın ise, “Öncelikle Onur Hocamıza teşekkür ediyorum. Burada kütüphane kurmamıza vesile olduğu için. Bugün aranızda bulunmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Sayın Valimizle İstanbul’da görev yaptığı dönemde birlikte önemli projelere imza attık. Şimdi de bize imkan sağlayarak bu okulumuza katkı yapmaya çalıştık. Kurulan bu köprüler çok önemlidir” diye konuştu.

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ UYGULAMALI EĞİTİMİN ÖNCÜSÜ – Ekovitrin-01.06.2012-s. 212

Dr. Mustafa Aydın: “Türkiye’de ilk kez uygulamalı eğitimi yüksek öğretime taşıyan üniversite olduk. Uygulamalı eğitimdeki temel amacımız ezberci eğitimi yıkmak bunun yerine daha modern, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir sistem koymaktı.”

İstanbul Aydın Üniversitesi çok önemli çalışmalara imza atarak herkesin beğenisini kazanıyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye’nin en çok tercih edilen vakıf üniversitesi olarak da ‘farklı’ bir yerde. Üniversitenizdeki gelişmeleri sizden dinleyebilir miyiz?

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ), kurulduğu günden beri bir misyonla ortaya çıktı. Bu misyonu ‘uygulamalı eğitim’ olarak özetleyebiliriz. Uygulamalı eğitim anlayışımızla her zaman iftihar ediyoruz. Çünkü Türk eğitim sisteminin uygulamalı eğitime ciddi anlamda ihtiyacı vardı ve biz İAÜ olarak bu alanda çok önemli başarılara imza attık. Türkiye’de ilk kez uygulamalı eğitimi yüksek öğretime taşıyan üniversite olduk.

“Uygulamalı eğitim önem vererek hem öğrencinin kendine güvenmesini sağladık, hem de işverenlerimizin zaman kaybetmemelerine imkân verdik. Üniversitemizde okuyan bir öğrenci daha okul sırasında iken işin nasıl yapıldığı hakkında bilgi sahibi oluyor.” amacımız ezberci eğitimi yıkmak bunun yerine daha modern, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir sistem koymaktı. Eğitim sistemimiz yıllardır şikâyetçi olduğumuz ezberci, projeden, uygulamadan uzak bir eğitim sisteminden oluşuyordu, öğrencilerimiz okullarından mezun olduktan sonra sektörde kendilerini yabancı hissediyorlar ve işi öğrenmeleri uzun zaman alıyordu. Bizler yerinde ve uygulamak eğitim modelimizle ‘sektöre adaptasyonu güçlü, creatif çalışabilen, ara eleman değil de ana eleman’ yetiştirdik. Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde sektörlerin ihtiyaçlarını çözmeye odaklandık. Uygulamalı eğitim sistemi anlayışımız ile öğrenciler sektöre girdikleri zaman sektöre uyum ve sektöre katma değer açısından son derece işlevsel hale geldiler. Ezberci eğitim sisteminde öğrenciler ciddi zorluklar yaşıyorlardı. Mesela bir makine mühendisi, inşaat mühendisi, iletişimci, ya da hukukçu mezun olduktan sonra iş hayatına girdiğinde teorik olarak aldığı bilgileri eğitim esnasında uygulamaya dönüştüremediği zaman uygulama alam açısından bocalama evresi yaşayabiliyordu. Bu bocalama evresi çoğu zaman hayal kırıklığını da beraberinde getiriyordu. İşveren de üniversiteden mezun kalifiye elemanları bu şekilde görünce sükut-u hayale uğruyordu. İAÜ olarak uygulamalı eğitim önem vererek hem öğrencinin kendine güvenmesini sağladık, hem de işverenlerimizin zaman kaybetmemelerine imkân verdik. Üniversitemizde okuyan bir öğrenci daha okul sırasında iken işin nasıl yapıldığı hakkında bilgi sahibi oluyor. Elbette ki teorik bilgi çok önemlidir ama bu bilgi pratiğe dökülmediği zaman herhangi bir anlam ifade etmez. İAÜ’den mezun olup da işe başlayan öğrenci arkadaşlarımız firmalarında çok başarılı işlere imza atıyorlar ve işverenler de bizlere teşekkür ediyorlar.

LABORATUVAR DESTEKLİ EĞİTİM

Kurulduğumuz ilk günden itibaren uygulamalı eğitim bizler için olmazsa olmazdı. Mühendislik gibi ana bölümlerde değil, hukuk, iletişim gibi alanlarda da laboratuvar destekli eğitim başlattık. Mesela sanal mahkemeler kurarak hukuk öğrencilerimizin buralarda pratik yapabilmelerini sağladık.

“ÖĞRENCİLERİMİZİN YÜZDE 86’SINI İŞE YERLEŞTİRDİK”

” İAÜ’ nün uygulamalı eğitimdeki başarısını ‘öğrencileri işe yerleştirme’ noktasında da görüyoruz. Bu konu hakkında bilgi verir misiniz hocam?

Üniversiteler, eğitim ve öğretim kurumlan olsalar dahi bu işlevlerinin dışında da bazı işlevlere sahiplerdir. İAÜ olarak bizim farkımız öğrencilerimizin sadece okul içindeki eğitimleri ile sınırlı değildir. İAÜ olarak biz bir aile’ olduğumuz düşüncesi ile hareket ederiz. Öğrencilerimizin eğitimleri ile nasıl ilgileniyorsak aynı şekilde iş konusunda da ilgilenmek durumundayız. Öğrencilerimizi işe yerleştirme konusunda çok önemli ve iddialı çalışma içerisindeyiz. Bu yüzden dolayı da öğrencilerimizin yüzde 86’sını işe yerleştirmiş üniversiteyiz. Bu rakamı tutturan başka bir üniversite örneği yok. İAÜ olarak amacımız kendi rekorumuzu kırmaktır.

 

tarihinde yayınlandı Basın

Eğitim – Yeniçağ- 17.07.2012- sayfa 13

Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın da öğrencilere, “Sizleri, gücünü Büyük Önder Atatürk’ten alan dinamik bir cumhuriyetin, aydınlık gençleri olarak yetiştirdik” diye seslendi.

background

Twitter'da takip edin

Haberler, güncellemeler ve bilgilendirmeler için takip edin.

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image

Instagram'da takip edin

TAKİP ET @profmustafaaydin